Şiir, şairin görüp duyduklarından ve tecrübelerinden hareketle duygu ve düşüncelerini sanatsal ve ahenkli ifadelerle yazıya ya da söze dökmesidir. Bu bağlamda şekillenen Arap şiirinde pek çok farklı muhtevalara sahip şiirler yazılmış ve onlar Arap edebiyatının önemli bir parçasını oluşturmuştur. Arap şiirinin aslî muhtevalarından sayılan fahr, medih, gazel, mersiye gibi konulara ek olarak sonradan ihvaniyat, hamriyat vb. türler de dahil edilmiştir. Bu türlerde yazılan şiirlerde şairin kendisini ya da kabilesini övmesi ya da bir dostundan, hocasından, devlet adamından övgüyle bahsetmesi, sevdiğine aşkını anlatması, ölen bir yakınının ardından ağıt yakması, bir dostuyla yazışması gibi durumlar görülmektedir. Bunların yanı sıra söz konusu muhtevalarda yazılan şiirlerin belli beyitlerinde şairler yol göstermek, rehberlik etmek gibi amaçlarla hikmetli sözler söylemişler ya da bu minvaldeki beyitlerden oluşan müstakil şiirler yazmışlardır. Hikmetli sözleri içeren şiirler, Cahiliye döneminden beri Arap edebiyatında yer almış ve önemini korumuştur. Kus b. Sâide (öl. HÖ 23/600) ve Eksem b. Sayfî (öl. HÖ 10/612) gibi hatiplerin yanında Züheyr b. Ebî Sülmâ (öl. HÖ 13/609 [?]), Lebîd b. Rebîa (öl. 39-40/660-61), Ebü’l-Atâhiye (öl. 210/825 [?]), el-Mütenebbî (öl. 354/965) ve Ebü’l-Alâ el-Maarrî (öl. 449/1057) gibi önemli şairlerin hikmetli sözleri konu edindikleri çok olmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’i harekeleyen bir nahiv âlimi olarak şöhret bulan Ebü’l-Esved ed-Düelî (öl. 69/688) de hikmet kavramı içerisinde değerlendirilebilecek şiirler yazmıştır. Arap edebiyatında önemli bir nahiv âlimi olarak tanınan Ebü’l-Esved’in şairliği ve şiirleri de incelenmeye değerdir. Kendisine hacimce çok büyük olmayan bir divan nispet edilmekte ancak bu divanın günümüze ulaşmadığı bilinmektedir. Buna rağmen Ebü’l-Esved’in ulaşılabilen şiirleri, Abdülkerim ed-Düceylî (öl. 1394/1974) tarafından Divânu Ebi’l-Esved adı altında derlenmiştir. Şaire nispet edilen pek çok şiir olsa da çalışmamızda ele alınan asıl husus, Ebü’l-Esved’in hikmet şiirleri içerisinde, içerdiği bir beyit nedeniyle en bilinen şiiri haline gelen 30 beyitlik el-Kasîdetü’l-Mîmiyye’si olmuştur. Bahsi geçen en meşhur beytin Türkçe karşılığı “Aynısını kendin sergiliyor iken [kalkıp da] bir huyu yasaklama! Böyle yaparsan eğer bu, senin üzerine büyük bir utançtır.” şeklindedir. Bu beyit dilden dile aktarılarak o kadar meşhur olmuştur ki Araplar arasında darbımesel şeklinde kullanılmıştır. Öyle ki bu beytin, kadîm ulema ve edipler tarafından farklı şairlere nispet edildiği görülmekte ve buradan hareketle kasidenin tamamının Ebü’l-Esved’e aidiyeti meselesi ortaya çıkmaktadır. Ancak beytin Araplar arasında ne kadar yaygın olduğu düşünüldüğünde bu durum oldukça normal görülür ve sadece bu beyit üzerine bir ihtilaf, şiirin Ebü’l-Esved’e aidiyeti ihtimalini zayıflatmamaktadır. Nitekim Celâleddîn es-Süyûtî (öl. 911/1505) Şerhu Şevâhidi’l-Muğnî, Abdülkâdir el-Bağdâdî (öl. 1093/1682) ise Hizânetü’l-Edeb adlı eserlerinde kasidenin tamamına yer vermekte ve kasideyi Ebü’l-Esved ed-Düelî’ye nispet etmektedir. Kasidede cimrilik, cömertlik, kıskançlık, eleştiri gibi hem bireysel hem de toplumsal tarafı olan olgular konu edinilmekte ve şair okuyucusuna hikmetli sözler aracılığı ile yol göstererek onu iyiliğe yönlendirmektedir. Şekil açısından incelendiğinde şiirin geleneksel kaside yapısına uygun olarak kaleme alındığı görülmektedir. Dil ve üslup özellikleri açısından değerlendirmeye tabi tutulduğunda ise kasidede kullanılan inşâî cümlelerde çoğunlukla emir ve nehiy sîgaları tercih edildiği görülmektedir. Ayrıca kasidenin edebî sanatlar bakımından zengin olduğunu söylemek mümkündür. Beyan üsluplarından teşbih ve istiare; bedî’ sanatlarından da cinas, tezat, tensîku’s-sıfat, murâ’âtu’n-nazîr, reddu’l-’acûz ‘ale’s-sadr gibi sanatlar şiirde kendine yer bulmaktadır. Çalışmamızda öncelikle kasidenin başka şairlere nispeti konusu işlenmekte, sonrasında ise kaside muhteva, şekil ve üslup özellikleri bakımından irdelenerek Ebü’l-Esved’in şairlik yönü değerlendirilmektedir. Bu bağlamda özet olarak verilen bilgilerin detayları ilgili başlıklar altında örnekleriyle incelenmektedir.
Poetry is the poet’s artistic and harmonious expression of his feelings and thoughts based on what he has seen, heard and experienced. In Arabic poetry, which was shaped in this context, poems with many different contents were written and they formed an important part of Arabic literature. In addition to the subjects such as fakhr, praise, ghazal, elegy, which are considered to be the original contents of Arabic poetry, genres such as ikhwāniyāt, khamriyyāt, etc. were also included later. In the poems written in these genres, there are situations such as the poet praising himself or his tribe, or praising a friend, teacher, statesman, telling his love to his beloved, lamenting after a deceased relative, correspondence with a friend. In addition to these, in certain couplets of the poems written in the aforementioned content, poets said wise words in order to guide, or they wrote detached poems consisting of such couplets. Poems containing words of wisdom (hikma) have taken place in Arabic literature since the Jahiliyya period and have maintained their importance. In addition to orators such as Qus b. Sāʿida (d. BH 23/600) and Aktham b. Ṣayfī (d. BH 10/612), the wise sayings of important poets such as Zuhayr b. Abī Sulmā (d. BH 13/609 [?]), Labīd b. Rebīa (d. BH 39 or 40/660 or 661), Abū al-Atāhiya (d. 210/825 [?]), al-Mutanabbī (d. 354/965), and Abu’l-ʿAlā al-Maarrī (d. 449/1057), among others, have often made wise sayings their subject. Abū al-Aswad al- Duʾalī (d. 69/688), who became famous as a grammarian who moved the Qur’ān, also wrote poems that can be considered within the concept of wisdom (hikma). Abū al-Aswad’s poetry and poems, who is known as an important grammar scholar in Arabic literature, are also worth analysing. A divan, which is not very large in volume, is attributed to him, but it is known that this divan has not survived to the present day. Nevertheless, the poems of Abu al-Aswad, which are available, were compiled by Abd al-Karīm al-Dujaylī (d. 1394/1974) under the name Divān al-Aswad. Although there are many poems attributed to the poet, the main issue dealt with in our study is the 30 couplet al-Qasīdatu al-Mīmiyyah, which has become the most well-known poem among Abu al-Aswad’s wisdom (hikma) poems due to a couplet it contains. The English translation of the most famous couplet is: "Do not forbid a habit when you yourself exhibit the same one; if you do so, it will be a great shame upon you. This couplet has become so famous that it has even been used as an idiom among the Arabs. So much so that this couplet is attributed to different poets by ancient scholars and writers, and from this point of view, the issue of the entire qasida belonging to Abū al-Aswad arises. However, considering how widespread the couplet was among the Arabs, this is quite normal, and a dispute over this couplet alone does not weaken the possibility that the poem belongs to Abū al-Aswad.As a matter of fact, Jalāl al-Dīn al-Suyūṭī (d. 911/1505) in his Sharḥ Shawāḥid al-Mughnī and Abd al-Qādir al-Baghdādī (d. 1093/1682) in his Hizānat al-Adab include the entire ode and attribute it to Abū al-Aswad al-Duʾalī. In the ode, both individual and social phenomena such as stinginess, generosity, jealousy, and criticism are discussed and the poet guides the reader to goodness by guiding him through wise words. When analysed in terms of form, it is seen that the poem is written in accordance with the traditional ode structure. When evaluated in terms of language and stylistic features, it is seen that in the constructive sentences used in the qasida, mostly imperative and prohibitive phrases are preferred. It is also possible to say that the qasida is rich in literary arts. Among the literary arts, the arts of metaphor, and simile, and among the literary arts, the arts of paronomasia, antithesis, attributive composition, parallelism, and the negation of an assertion find a place in the poem. In our study, firstly the attribution of the qasida to other poets is discussed, then the qasida is analysed in terms of its content, form and stylistic features and Abū al-Aswad’s poetry is evaluated. In this context, the details of the summarised information are examined with examples under the relevant headings.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Arabic Language and Rhetoric |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 12, 2024 |
Publication Date | June 15, 2024 |
Submission Date | October 1, 2023 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 7 Issue: 1 |