Sinema endüstrisinde dijital teknolojinin yaygınlık kazanması ile birlikte film anlatılarının merkezini teknolojik hikayeler oluşturur. 1980’lerden itibaren tartışılan sibernetik bir organizma olarak insan-makine etkileşimi bu anlatıların temaları arasında yer alır. Teknofobiden tekno gerçekliğe dönüşen temsili farklılıkları yeni bir dil geliştirir. Geçmişin ötekisi olarak kodlanan siborgler bugün yeni anlamlar ifade etmeye başlar. Bu anlamları araştırmanın merkezine yerleştiren çalışma, software siborg temsillerinden biri olan Her (Aşk, Spike Jonze, 2013) filminde gerçekliğin yeni bir anlatım dili ile nasıl inşa edildiğini açıklamayı amaçlamaktadır. Çalışmada yöntem olarak Mieke Bal’ın anlatı analizi ve mizansen analiz kullanılmaktadır. Zaman, mekân, karakter, olay örgüsü ve neden-sonuç bağı gibi birden çok kavramın birleşmesi ile oluşan anlatı yapısı Daniel Frampton’un “film-dünya” ve Zygmunt Bauman’ın “akışkan modernite” kavramları eşliğinde yorumlanmaktadır. Çalışma mizansen ve anlatı analizleri bağlamında değerlendirildiğinde; Her filminin teknofobiden sıyrılan bir dil yarattığı, bilimkurgu filmlerindeki teknoloji kullanımlarından farklılık gösterdiği ve gerçeklik temsili sorununu aştığı söylenebilir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Radio-Television |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | April 27, 2020 |
Submission Date | November 8, 2019 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 2 Issue: 1 |
Journal of Critical Communication © 2018 by Nuri Paşa Özer is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International