Carnivalesque theory, created by Mikhail Bakhtin as a literary theory inspired by carnival culture, paves the way to read the texts of historical, political, and social struggles, and to understand the resistance strategies and tactics used by the "marginalized". In this research, Bakhtin’s carnivalesque theory offers a lens to examine the post-2000 feminist movement in Turkey. Standing on the intersectionality of feminist and carnivalesque literature, I, using Bakhtin's carnivalesque theory, argue that carnival culture can be traced in social movements in modern societies. It is my claim that there are functional and formal common points between carnival culture and social movements, and that carnivalesque rhetoric, as a strategy of resistance, gives strength to social movements. The work examines which categories of carnivalesque theory overlap with the rhetoric of feminist collective action. It also inquires why the feminist movement prefers carnivalesque rhetoric, what kind of policies the feminist movement wants to change with the use of carnivalesque rhetoric, and, finally, what carnivalesque rhetoric brings to the feminist movement, the public sphere, and the formation of global feminist identities. In this research, I employ a feminist qualitative methodology in accordance with which the actions, discourses and texts produced by the feminist movement to create collective identities, enlarge the struggle, and achieve gains are examined by textual analysis. In this analysis, the effort to create a feminist carnivalesque narrative as a communication strategy based on the categories of Bakhtin's carnivalesque theory reveals the distinctive value of this research in both Turkish and English literature. By using the carnivalesque rhetoric of collective action, the post-2000 feminist movement is able to erode the gender regimes in structural formations such as politics, law, religion, labor markets, family structure, and sexuality established with the dominant masculine thought system. In doing so, the movement aims at reducing the discrimination experienced by women, and contributing to the emergence of critical consciousness in public life. The research reveals that such rhetoric is used for introducing a new political communication language in order to eliminate the pressures produced by masculine mentality, and to make room for "marginalized" female identities.
Mihail Bahtin’in karnaval kültüründen esinlenerek bir edebiyat kuramı olarak oluşturduğu karnavalesk, tarihsel, politik ve toplumsal mücadelelere ait metinleri okumak ve “Ötekileştirilenler”in kullandığı direniş strateji ve taktiklerini anlamak için birçok imkân sunmaktadır. Bu çalışmada, Bahtin’in karnavalesk kuramı bir lens olarak düşünülmüş ve Türkiye’de 2000 sonrası feminist hareketin ürettiği metinlere bu lensle bakılmıştır. Feminist ve karnavalesk literatürün kesişimselliğinin tercih edilmesinin ardında, karnaval kültürünün, modern toplumlardaki toplumsal hareketlere taşındığı, karnaval kültürüyle toplumsal hareketler arasında işlevsel ve biçimsel ortak noktaların bulunduğu ve bir direniş stratejisi ve taktiği olarak karnavalesk retoriğin toplumsal hareketlere güç verdiği düşüncesi yatmaktadır. Feminist hareketin kullandığı kolektif eylem retoriğinin, karnavalesk kuramın hangi kategorileriyle örtüştüğü, feminist hareketin karnavalesk retoriği hangi saiklerle tercih ettiği ve karnavalesk retorikle değiştirmek istediği politikaların neler olduğu, karnavalesk retoriğin feminist harekete, kamusal alana ve küresel feminist kimliğin oluşumuna neler kazandırdığı araştırılmaktadır. Feminist nitel bir metodolojiyle yürütülen bu araştırmada, feminist hareketin, kolektif bir kimlik oluşturmak, mücadeleyi büyütmek ve kazanım elde etmek için ürettiği eylemler, söylemler ve metinler, metin analizi yöntemiyle incelenmektedir. Bu analizde, Bahtin’in karnavalesk kuramının kategorilerinden yola çıkılıp bir iletişim stratejisi olarak feminist karnavalesk bir anlatı oluşturulma çabası, bu araştırmanın hem Türkçe hem de İngilizce literatür içinde özgün değerini ortaya koymaktadır. 2000 sonrası feminist hareketin, karnavalesk kolektif eylem retoriğini, egemen eril düşünce sistemiyle kurulan devlet, siyaset, hukuk, din, iş piyasası, aile ve cinsellik gibi yapısal oluşumlardaki toplumsal cinsiyet rejimlerini aşındırabilmek, kadınların yaşadığı ayrımcılığı en aza indirebilmek, kamusal yaşamda eleştirel bilincin doğmasına katkı sunabilmek, eril zihniyetin ürettiği baskılardan kurtulabilmek, “ötekileştirilmiş” kadın kimliğine alan açabilmek ve yeni bir siyasal iletişim dili oluşturabilmek için kullandığı görülmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies, Cultural Studies, Women's Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | September 26, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |