19. yüzyılın başlarında İsveç’te uygulanmaya başlanan ombudsmanlık, esasında kamu görevlilerinin hakkaniyete dayalı bir şekilde görevlerini yerine getirebilmeleri için kurulmuş bir kurumdur. Fakat zaman içerisinde ombudsmanlığın görev alanı genişledikçe farklı alanlarda faaliyet gösteren ombudsmanlık türleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri de basın ombudsmanlığıdır. Basın ombudsmanlarının temel görevi okurlardan gelen şikâyetleri meslek etik ilkelerine uygun bir biçimde değerlendirmek ve bu değerlendirmeleri kendilerine ayrılan gazete köşesinde yazmaktır. Türkiye’de gazetecilik alanında ombudsmanlık kurumu; gazetelere güvenin azaldığı bir dönemde, meslek etiğine katkı sağlamak amacıyla uygulanmaya başlamıştır. Türkiye’de, 2000’li yılların başında okur temsilciliği adlandırmasıyla kurumsallaşmaya başlayan basın ombudsmanlığının amacı, devlet kontrolünden ve sermaye sahipliğinden bağımsız bir öz-denetim mekanizmasını hayata geçirmektir. Gazetecilik alanında özerk bir alt alan olarak var olmaya çalışan ombudsmanlık uygulamasının Türkiye deneyimine odaklanan bu araştırmada Fransız sosyolog Pierre Bourdieu’nün alan teorisinden yola çıkılacaktır. Bourdieu’nün çalışmalarında kültürel üretim alanları oldukça önemlidir. Kültürel üretim alanlarının sahip oldukları simgesel güç bağımsızlıklarından gelmektedir. Bu nedenle çalışmada Türkiye’de gazetecilik alanının bağımsızlığı üzerine bir tartışma yürütüldükten sonra okur temsilciliğinin ortaya çıkışı, işleyişi, uygulanabilirliği; gazetecilik tarihinde yaşanan dönüşümler bağlamında tartışılacaktır. Araştırma kapsamında Türkiye’de yayımlanan Hürriyet, Milliyet, Sabah ve Cumhuriyet gazetelerinde okur temsilciliği yapmış olan beş okur temsilcisiyle yapılan derinlemesine görüşmeleri kapsayan alan araştırmasının sonuçları sunulacaktır.
The ombudsman, which started to be implemented in Sweden at the beginning of the 19th century, is actually an institution established for the public officials to fulfill their duties in an equitable manner. Over time, as the ombudsman's field of duty expanded, types of ombudsman operating in different fields emerged. One of them is the press ombudsman. The main task of the press ombudsman is to evaluate the complaints from the readers in accordance with the professional ethical principles and to write these evaluations in the newspaper column reserved for them. Ombudsman institution in the field of journalism in Turkey; it started to be implemented in order to contribute to professional ethics at a time when the trust in newspapers decreased. The aim of the press ombudsman, which started to be institutionalized in Turkey in the early 2000s with the name of reader representative, is to implement a self-control mechanism independent of state control and capital ownership. This research, which focuses on the Turkish experience of the ombudsman practice, which tries to exist as an autonomous sub-field in the field of journalism, will be based on the field theory of the French sociologist Pierre Bourdieu. Cultural production areas are very important in Bourdieu's works. The symbolic power of cultural production areas comes from their independence. For this reason, after a discussion on the independence of the field of journalism in Turkey, the emergence, functioning and applicability of the press ombudsman; will be discussed in the context of the transformations in the history of journalism. In this research, the results of the field research, which includes in-depth interviews with five reader representatives who served as press ombudsman in Hürriyet, Milliyet, Sabah and Cumhuriyet newspapers published in Turkey, will be presented.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | September 1, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 24 (2) Issue: 48 |