The struggle for
abstaining from the illnesses and searching for remedies is as old as the
history of the humanity. Folk medicine and the practices related to it have a
crucial place in Turkish folk culture. For centuries on the one hand humanbeings
have struggled for protecting themselves from illnesses and the things causing
them, on the other hand they have searched for having a healthy and long life.
For this searching, the first institution that people have applied is the ocak
(seedbed) which is a centre of treatment. These treatment ocaks, which were
brought from Turkistan to Anatolia by Turkish people, have emerged as a result
of this aim and they are still in practical use to this day.
Lots of practices
which are carried out during the determining and curing in these ocaks where
treatment is done carry on the traces of old Turkish belief system. These
traces reflect the old Turkish belief system via the medication prepared with
the roots of plants and mine. Although in the course of time it has been
forgotten why these practices have been originally carried out many of them
preserve their original form.
Treatment ocaks having the
traces of old Turkish beliefs and the practices related to them still exist in
Adana as well as many places of Anatolia. The materials which are used for
treatment are not coincidental or randomly chosen. Each of these materials is
related to cults that are extensions of Old Turkish belief system. The ocaks
which are related to cults such as fire, water, tree, iron, ocak, stone still
continue their existence as the most commonly used alternative medicine remedy.
In this study, the treatments implemented by the people who are referrred as
“ocak” or “ocaklı” from Adana and its surroundings who use these cults and materials
for these treatments will be studied. These materials’ mythological source, the
relation to magical applications and the connection to the shamanic period will
be explained.
İnsanlık
tarihi ne kadar eskiyse hastalıklardan korunma ve tedavi yöntemlerini arama
gayreti de aynı oranda eskidir. Türk halk kültürü içinde halk hekimliğinin ve
bu çevredeki uygulamaların önemli bir yeri vardır. İnsanlar yüzyıllardır
hastalıklardan ve hastalığa neden olan şeylerden korunma mücadelesi verirken
aynı zamanda sağlıklı bir şekilde uzun ömür yaşamanın yollarını da
aramışlardır. Bu arayışlarında
insanların ilk başvurdukları kurum, ocak adı verilen sağaltma merkezleri
olmuştur. Türkistan’dan Anadolu’ya Türkler
tarafından taşınan bu şifa ocakları bu arayış ve amaç doğrultusunda ortaya
çıkmış ve işlerliğini günümüze kadar getirmiştir.
Hastalık
sağaltımı yapılan bu ocaklarda hastalığın tespiti ve tedavisi sırasında sergilenen
birçok uygulama erken dönem Türk inanç sisteminin izlerini taşımaktadır. Bu
izler kullanılan malzemeden yapılan bitki ve maden kökenli birçok eme kadar Erken
dönem Türk İnanç sisteminin tezahürüdür. Zaman içerisinde yapılış sebepleri unutulsa
da birçok uygulama aslını aynen korumuştur.
Erken dönem Türk İnançlarının izlerini taşıyan sağaltma ocakları ve
bunlara bağlı uygulamalar - Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi- Adana’da da
yaygın olarak devam etmektedir. Sağaltma esnasında kullanılan hiçbir malzeme
tesadüfi ya da alelade seçilmiş malzemeler değildir. Her birinin Erken dönem
Türk İnanç sisteminin uzantıları olan kültlerle yakından ilgisi vardır. Ateş,
su, ağaç, demir, ocak, taş gibi kültlerle iç içe olan bu ocaklar günümüzün yaygın
alternatif tıp tedavisi olarak varlığını devam ettirmektedir. Çalışmamızda
Adana ve çevresinde “ocak” veya “ocaklı” olarak kabul edilen kimselerin
kültlere bağlı olarak yaptıkları sağaltma tedavileri ve bu tedavilerin yapılışı
esnasında kullanılan malzemeler ele alınacaktır. Bu malzemelerin mitolojik
kökeni, büyüsel-sihirsel işlemlerle ilgisi ve Şamanistik dönemle bağlantısı
ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 11, 2019 |
Submission Date | November 23, 2018 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 12 Issue: 25 |