Abstract
Osmanlı İmparatorluğu, stratejik öneminden dolayı Kıbrıs’ı ele geçirme planlarını 1571 yılında gerçekleştirmiştir. Kıbrıs, bu tarihten itibaren 307 yıl boyunca Osmanlı egemenliğinde kalmıştır. Bu süre boyunca Kıbrıs’ta yaşayan etnik ve dinî bakımdan birbirinden farklı toplumlar barış içinde birlikte yaşamışlardır. Ta ki 19’uncu yüzyıla kadar.
Osmanlı Devleti, XIX. yüzyıldan itibaren çöküş sürecine girmiştir. Osmanlı Devleti’ndeki gayrimüslim toplumlar özellikle Fransız Devrimi’nin etkisinde kalmışlar ve tek tek bağımsızlık mücadelelerine başlamışlardır. Buna ilave olarak emperyalist devletler, Sanayi Devrimi’nin de bir sonucu olarak ortaya çıkan ham madde ihtiyacı ve sömürgelerindeki çıkarlarını korumak amacıyla Osmanlı toprakları üzerindeki planlarını hayata geçirmeye başlamışlardır.
Kıbrıs adası, XIX. yüzyıldaki gelişmelerden doğrudan etkilenmiştir. İngiltere, Osmanlı Devleti ile Rusya Çarlığı arasında yapılan savaş sonrasında Orta Doğu başta olmak üzere Doğu Akdeniz’deki çıkarlarının tehlikeye düştüğünü fark edince Kıbrıs’ı ele geçirme planlarını yürürlüğe koymuştur. Bu kapsamda olmak üzere 1878 yılında imzalanan antlaşma sonucu Kıbrıs’ın yönetimi geçici olarak İngiltere’ye terk edilmiştir. Kıbrıs’taki İngiliz egemenliği I. Dünya Savaşı başına kadar emanetçi olarak devam etmiştir. İngiltere, Osmanlı Devleti’nin Almanya safında savaşa katılmasını gerekçe göstererek 5 Kasım 1914’te adayı ilhak etmiş ve emanetçi konumunu kalıcıya çevirmiştir.
Kıbrıs Türk toplumu, gerek adanın İngiltere’ye geçici olarak devredilmesinden sonra ve gerekse de ilhak sonrasında Rumların Enosis girişimleriyle karşı karşıya kalmışlardır. Kıbrıslı Türkler, Rumların Enosis faaliyetlerine karşı en başından itibaren fazla tepki göstermemişlerdir. Kıbrıs Türk toplumunun tepkisiz kalmasının altında yatan sebep ise Osmanlı Devleti’nin er ya da geç Kıbrıs’ı geri alacağı yönündeki değerlendirmesi olmuştur. Ancak bu düşünce önce 1914 yılındaki İngiliz ilhakı daha sonra ise I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması sonucu gelecek kaygısına dönüşmüştür.
Kıbrıs Türk toplumu, bu gelişmeler karşısında kendi geleceklerini kendileri belirleme kararı almışlardır. Birinci Dünya Savaşı’nı bitiren Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan Lozan Barış Antlaşması’na kadar olan dönemde önemli girişimlerde bulunmuşlar ve kendi gelecekleriyle ilgili alınacak kararlarda belirleyici olmak istemişlerdir.