Ortaçağ kadın edebiyatı Ortaçağda kadınların yazar olmasının kültürle yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Ortaçağ kadın yazarlar kadını sistematik bir şekilde yazın dünyasından uzak tutan bir kültürde yaşamışlardır. Kadını okur yazarlıktan ve yazarlıktan uzak tutan söylem sonucu Ortaçağ kadın yazar sayısı son derece azdır. Örneğin Ortaçağ İngiliz kadın yazarlar cinsiyetlerini yazarlık yolunda bir engel olarak görürler ve kadın yazar olarak edebiyatla ilişkilendirilmek istemezler. Aslında kadın yazarların bu tür endişeleri onları erkeklere oranla ikinci sınıf sayan ve bu nedenle entellektüel dünyadan uzak tutan kültürle bağlantılıdır. Kadının yazar olma yolunu açacak eğitim hakkının kısıtlanması kadınların yazar olma isteklerinin önünde önemli bir engeldir. Ayrıca, kadınlar baskın söylem sonucu kadınlıkla yazarlığın bağdaşmadığına inandığından yazarlık yönlerini baskılama veya neden yazar olmak istediklerini açıklama eğilimindedirler. Aslında kadınların yazar olma konusundaki sorunları belirli bir kültüre özel bir durum değildir. Osmanlı kadın şair Mihri Hatun’un hayatı ve şiirleri Osmanlı kadın söyleminin kadınların yazar olmalarına engel oluşturan bir söylem olduğunu göstermektedir. Osmanlı toplumunun kadınla ilgili görüşleri kadının yerinin evi olduğu, temel görevlerinin eşlik ve annelik olduğu yönündedir. Yaratılışıyla erkekten aşağı olduğu düşünülen kadının yeterince akıllı olmadığı için sürekli kontrol altında tutulması gerektiği de bu söylemin bir parçasıdır. Mihri Hatun gibi Ortaçağ Osmanlı kadın yazarları özel durumu olan kadınlardır. Resmi eğitim dışında tutulduklarından yazarlıklarına imkan veren eğitimi özel olarak almışlardır. Yine de kadın yazarlar kültürel koşullamanın doğurduğu kısıtlamaları aşmak için bir dizi stratejiler geliştirmeyi başarmışlardır. Bu makale Mihri Hatun’un hayatı ve şiirlerini egemen kültür değerlerini yeniden gözden geçiren ve uyarlayan bir metin olarak incelemektedir. Mihri Hatun’un aslında genel olarak kadın yazarlarda görünen güven eksikliği yaşamadığı, tam aksine kendini bir kadın şair olarak tanıdığı ve tanıtmak istediği anlaşılmaktadır. Aslında Mihri Hatun Divan şiiri geleneğine uyarak erkek aşık olarak konuşmaktadır ancak bu onun kadın şair kimliğini ötelemesine yol açmamamaktadır. Aslında Mihri Hatun Ortaçağ Osmanlı edebiyatında kadın yazar ve edebiyat ilişkisini örnekleyerek bu dönem Osmanlı kadın şairlerinin yaşadığı kısıtlamaları, başarmak istedikleri şeyleri ve yenilgilerini ya da kimliklerinde vazgeçmek zorunda kaldıkları özelliklerine ışık tutar. Resmi eğitimin dışladığı, erkek egemen edebiyat geleneğinin ancak şiir konusu olarak kabullendiği kadının yazar olarak tanınması oldukça zor olmuştur. Mihri Hatun kadının edebiyattaki yerini Ortaçağ Osmanlı şiirinin konusu olmaktan çıkarıp bu şiirin yazarı olması şeklinde değiştiren bir örnektir
Medieval women’s writing indicates that there is a close link between culture and women’s writing in the Middle Ages. Medieval women lived in a culture which systematically excluded women from the literary world. As a result there are very few women writers in medieval literature. As a response to this cultural exclusion, English medieval women writers, for instance, consider their gender as an obstacle to becoming a writer and express anxiety about their association with literature as authors. Women’s anxiety about their position as writers is closely linked with the culture which others women as secondary to men and excludes them from the intellectual world. Because of the inequality of genders, women also are denied the kind of education available to men. Limited access to education is an important factor to jeopardise women’s aspirations of becoming writers. The need to justify their position as writers is an attempt to offset the cultural impositions that define women as limited and not suitable for the literary world. Mihri Hatun, one of the two medieval Ottoman women poets, points to cultural norms that ostracise women as writers and create conditions to subject women to the dominant norms of the male tradition. In medieval Ottoman society women were considered to be inferior to men as they lacked reason and they were denied the right to formal education on the same basis. However, women develop strategies to claim their place in the literary tradition. Mihri Hatun is one of the few exceptional women who received private education and thus managed to access the literary tradition otherwise closed to women. This paper reads Mihri Hatun’s strategies of development as a poet as subversive of the dominant values and norms. Mihri Hatun does not share the anxiety of women as poets; on the contrary, as a medieval Ottoman woman poet she develops and inscribes her poetic identity in her work. An examination of Mihri Hatun’s life and poetry reveals that Mihri Hatun conforms to male conventions by using a male lover in her love poems, but her poetry also claims recognition for women as poets. As such Mihri Hatun’s poetry helps us to chart the relationship between women and poetry in medieval Ottoman literature. Mihri Hatun as a woman poet bears testimony to the limitations, expectations and frustrations of a woman who wanted to be recognised as a poet in the Medieval Ottoman society. Her story also illustrates the shift in woman’s place in medieval Ottoman lyric poetry as it moves the woman from being the object of poetry to becoming the subject who writes
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | October 1, 2008 |
Published in Issue | Year 2008 Volume: 10 Issue: 20 |