Abstract
Şâfiî müctehidlerin muteber şahsiyetlerinden biri olan Râfiî el-Kazvînî, ilk olarak babası Muhammed b. Abdilkerîm el-Kazvînî (ö. 580/1184) ve annesinin dayısı Ebü’l-Hayr Ahmed et-Tâlkânî’nin (ö. 589/1193) rahle-i tedrisinde bulunduktan sonra alanında uzman birçok kişiden tefsir, hadis ve fıkıh sahasına ilişkin seviyeli bir eğitim almıştır.
Yaşadığı asrın ileri gelen ulemasından İslâmî ilimleri okuyarak fıkıh ilminde ihtisas sahibi olan Râfiî, Kazvîn’de ders halkaları oluşturarak tedris faaliyetinde bulunmuş; dönemin halifeleri tarafından Şam ve Mısır baş kadılık görevine atanan Ahmed b. Halîl el-Mühellebî (ö. 638/1240), Zekiyyüddin el-Münzirî (656/1258) ve İbn Sükkerî (ö.713/1313) gibi önemli simalar yetiştirmiştir.
Zekâsı, aklı ve özellikle haiz olduğu fıkhî meseleleri ayırt etme yetisiyle Râfiî, doktrin içerisinde yer alan dağınık görüşleri toplayarak ilgili görüşlerden hangisinin daha kuvvetli olabileceğine dair tespitlerde bulunup mezhebi tahrîr/tenkîh etmiş, bir bakıma mezhebin görüşlerini ilmî elekten geçirip ayıklamıştır. Mezhep içerisindeki görüşleri inceleyerek farklı tarikleri birleştirme ve dağınık bilgileri ayıklayıp mezhep birikimini veciz ifadelerle yansıtma faaliyetinden dolayı ulemanın dikkatini üzerine çeken Râfiî, mezhepte iki otoriteden biri anlamına gelen Şeyhân’dan biri olma -diğeri ise Nevevî (ö. 676/1277)- unvanına layık görülmüştür. Bu yüzden onun hayatına ve ilmî kişiliğine Şâfiî terâcim eserlerinde oldukça yer verilmiştir.
Bu çalışmada, sonraki dönemlerde mezhep görüşünü temsilde belirleyici olan Râfiî’nin ilmî kişiliği yanında mezhebi tahrîr/tenkîh etmesindeki rolüne yer verilecektir.