Alevism emerged as a political problem during the Ottoman Empire in the 16th century and was handled within the scope of modernisation, nationalism, and nation-building in the 19th and 20th centuries. Land losses of the Ottoman Empire and the loss of superiority against Europe pushed the state elites to make reforms and build a homogeneous structure from the population in the remaining lands. This situation gained different aspects and continued in the period of reforms and under the rule of the Committee of Union and Progress. During these periods, Alevis were seen as an internal threat while trying to be kept as a part of the whole. The new republican regime, which were built after the collapse of Ottoman Empire continued these policies that aimed at the Islamization and nationalisation of Alevis and their inclusion into the national community. Alevism became the target of different political movements, from Islamism to Turkism, of several governments during this period. This study identifies the approaches to Alevism during this period within the context of John Breuilly’s understanding of nationalism. In this regard, the late Ottoman and early Republican period nationalism policies and their attitudes toward Alevis will be the focal point of this study. The study will claim that different power centers during the late Ottoman and early Republican periods defined Alevis as within the national body but perceived them as a domestic threat. The study contributes to the literature as it applies Breuilly’s views on nationalism to the late Ottoman and early Republican periods. The study also claims to contribute to the literature on Alevism, as it discusses Alevism within the context that Breuilly draws.
Alevilik, 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu döneminde siyasi bir mesele olarak ortaya çıkmış ve 19. ve 20. yüzyıllarda modernleşme, milliyetçilik ve ulus inşası bağlamlarında ele alınmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun toprak kayıpları ve Avrupa’ya karşı üstünlüğünü kaybetmesi, yönetici sınıfları reform yapmak ve elde kalan topraklardaki nüfustan homojen bir yapı inşa etmek durumunda bırakmıştır. Bu durum, farklı veçheler kazanarak Osmanlı’nın reformlar döneminde ve İttihat ve Terakki iktidarı altında devam etmiştir. Bu dönemlerde Aleviler, bütünün bir parçası olarak tutulmaya çalışılırken, bir iç tehdit olarak değerlendirilmişler ve bütüne dahil edilmeleri için farklı politikalara maruz bırakılmışlardır. Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının ardından yeni inşa edilen cumhuriyet yönetimi, Alevilerin İslamlaştırılması, millileştirilmesi ve ulusal bütüne dâhil edilmelerini amaçlayan bu politikaları sürdürmüştür. Alevilik, bu dönemde farklı hükümetlerin İslamcılıktan Türkçülüğe farklı siyasi yaklaşımlarının hedefi haline gelmiştir. Bu çalışma, milliyetçiliği bir siyaset biçimi olarak Kabul eden John Breuilly’nin milliyetçilik anlayışı bağlamında söz konusu bu dönemlerde Aleviliğe yaklaşımları ele almaktadır. Buna göre Alevilik, farklı iktidarların ve farklı hükümetlerin bir siyaset aracı olarak gördükleri milli kimlik ve milliyetçiliğin bir aracı haline gelmiştir. Bu bağlamda, geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemi milliyetçilik politikaları ve hükümetlerin Alevilere yönelik tutumları bu çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Çalışma, geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerindeki farklı güç merkezlerinin Alevileri ulusal yapı içinde tanımladıklarını ancak diğer taraftan onları iç tehdit olarak algılamaya devam ettiklerini iddia edecektir. Çalışma, John Breuilly’nin milliyetçilik bahsindeki görüşlerini geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerine uygulaması hasebiyle literature katkı sunmaktadır. Çalışma aynı zamanda Aleviliği Breuilly’nin sınırlarını çizdiği ve bir siyaset biçimi olarak gördüğü milli kimlik inşası ve milliyetçilik boyutunda tartışması nedeniyle Alevilik çalışmaları literatürüne katkı sunduğu iddiasındadır.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 29, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |