Eğitim ve ülke ekonomisinin gelişiminde önemli bir yeri olan meslek yüksekokullarının temel amacı, mezun olan öğrencilerin ilişkili olduğu sektörde istihdamını sağlamak ve böylelikle ara eleman ihtiyacını karşılamaktır. Mesleki eğitim alanında, 2000 yılında lisans programlarına geçiş yapma imkânı sağlayan Dikey Geçiş Sınavı (DGS) uygulaması başlamıştır. Bu sınav ile meslek yüksekokullarında okuyan öğrenciler dört yıllık fakültelere geçiş yapma olanağına kavuşmuştur. Günümüzde üniversite ve lisans programlarının sayılarının artması ile bu sınav, mezun teknik elemanlar tarafından yaygın olarak tercih edilmektedir. Bu durum, mesleki eğitimin birincil amacı ve sonuçları üzerine önemli etkiler yaratmaktadır. Çalışmamızda, DGS uygulamasının mevcut etkileri ve sonuçlarını değerlendirmek için doğaltaş sektörüne ara eleman yetiştirmek üzere eğitim veren DEÜ Torbalı Meslek Yüksekokulu Doğal Yapı Taşları Teknolojisi programı öğrencilerinin durumları analiz edilmiştir. 250 program öğrencisinin DGS ile ilgili uygulamaları anket metodu kullanılarak saptanmıştır. Aynı zamanda, süreç içerisinde takip edilen mezun öğrencilerin istatistiksel olarak hangi oranda sektörde istihdam olduğu ve bu durumun DGS ile ilişkisi araştırılmıştır. Doğal yapı taşları teknolojisi programından bu sınav ile üniversitelerin mimarlık, İç mimarlık, jeoloji, maden, jeofizik mühendislikleri bölümlerine geçiş yapılabilmektedir. Eğitim gören öğrencilerin %95 başlangıçta DGS hedefli programa kayıt yaptırmaktadır. Öğrencilerin % 100’ ü Dikey geçiş sınavına gireceğini belirtmektedir. Bu sınava giren mezun öğrencilerin %80-%90’ı lisans programlarına yerleşmektedir. Toplam mezun öğrencilerin ancak %5-10’u sektörde ara eleman olarak çalışmaktadır. Sonuç olarak, Dikey geçiş sınavı önlisans mesleki eğitiminin yönelimini belirleyen temel bir parametre durumuna gelmiştir. Öğrencilerin önlisans mesleki eğitimini basamak olarak görmelerine neden olmakta ve lisans tamamlama programlarına yöneltmektedir. Diğer taraftan, lisans bölümleri yasal olarak kontenjanlarının en az %10’unu DGS için ayırmaktadır. Bu sayı, önlisans program mezun sayısından daha fazladır. Bu durum meslek yüksekokul(u)ları için tamamen bir dezavantaj oluşturmaktadır. Çünkü tekniker olarak yetiştirilen öğrenciler sektörde çalışmadıkları için sektörün ara eleman ihtiyacını karşılayamamakta bu da her geçen gün sektörde ara eleman açığını artırmaktadır. DGS uygulamasürecinden elde edilen sonuçlara baktığımızda sistemin acil olarak tekrar gözden geçirilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | March 30, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 7 Issue: 1 |