İnsanlık tarihi kesintisiz biçimde devam eden egemenlik kurma mücadelelerinden oluşmaktadır. Toplumsal yaşam içinde egemenlik kurma istenci ekseninde gelişen mücadele pratikleri ana hatlarıyla biz ve onlar ayrımı üzerinden gelişmektedir. En yalın ifadeyle “Biz” e dahil edilenler “iyi”, bizim dışımızdakiler ise “kötü” olarak konumlandırılmaktadır. Bu bağlamda biz ve onlar üzerinden yapılan tanımlar ötekiliği bir sorunsala dönüştürmekte, ötekilik damgası ise ötekileştirme pratiklerini hayata geçirmektedir. Bu doğrultuda ötekilik ve ötekileştirme eksenli yaklaşımlar farklı toplumsal kesimler arasında, sorunlu bir etkileşime yol açmakta, söz konusu durum sağlıklı iletişim kurmanın olanaklarını köreltmektedir. Bu eksende ötekileştirici düşüncelerin etkisinde kalan farklı toplumsal grup, sınıf ve kesimlere mensup bireyler, sağlıklı toplumsal ilişkiler kuramayarak varoluşsal bunalımlara sürüklenmektedir. Söz konusu sorunlar ekseninde modern bireyin konumu ve toplumla çelişkilerini tasvir eden birçok film üretilmektedir. Bu doğrultuda ötekileştirme pratiklerinin birey üzerinde etkilerini temalaştıran filmlerin anlaşılması [ötekilik] sorunun idrak edilmesi için önem taşımaktadır. Bu çalışmada, Seren Yüce’nin senaryosunu yazıp yönettiği, Çoğunluk (2010) adlı film sınıf, kültür ve kimlik ekseninde kurulan ötekileştirme pratiklerinin birey üzerinde yarattığı varoluşsal bunalımı anlamak amacıyla nitel yaklaşımla, betimsel analize tabi tutulmuştur.
Herhangi bir kurum tarafından desteklenmemektedir.
The history of humanity consists of continuous fights for establishing hegemony. Practices of struggle that evolve around the axis of the volition to establish hegemony within social life are mainly shaped over the distinction of us versus them. In the simplest sense, those included in “us” are considered “good”, and those outside “us” are considered “bad”. In this context, definitions made over us and them transform otherness into a problem, and the stigma of being other gives rise to practices of marginalization. In this sense, approaches around otherness and marginalization lead to a problematic interaction between different social fractions, and this issue in question curbs the opportunities of establishing healthy communication. In this situation, individuals belonging to different social groups, classes and fractions who are under the influence of marginalizing thoughts are drifted towards existential crises by not being able to establish healthy social relationships. Several films that describe the position of the individual and their conflicts with the society in the context of the aforementioned problems are being made. Thus, it carries important in terms of comprehending the problem to understand films that thematize the effects of marginalization practices on the individual. In this study, the film named Çoğunluk (2010) [Majority], which was written and directed by Seren Yüce, was subjected to a descriptive analysis with a qualitative approach with the purpose of understanding the existential crisis created on the individual by practices of marginalization that are established on the axes of culture and identity.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Reseach |
Authors | |
Publication Date | March 26, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 5 Issue: 1 |