Muhammad Pārsā (d. 822/1420) was one of the leading caliphs of Bahā’al-Dīn Naqshband (d. 791/1389), the leader of Naqshbandiyya. Having gotten a good madrasah education in his youth, Pārsā became a disciple of Bahā’al-Dīn Naqshband, and received various compliments from him with both his abilities and righteousness, and even received the nickname “Pārsā”, which means pious, from him. Although he was appointed caliph by his sheikh, Pārsā obeyed to Alāʾal-DīnʿAttār (d. 802/1400) and was mostly engaged in scientific activities and the writing books. Nevertheless, the mention of a madrasa registered in the name of Pārsā in the Bukhara waqf registers, as well as a khanqah with a large library, is an official document that he carried out his activities of knowledge and wisdom in parallel. As far as can be understood from his activities and works, Pārsā brought together science and wisdom; he also wrote works that brought together the different traditions of sufism. One of them is his work called “Risāla al-Kashfiyya”, in which he brings together the Naqshī and Akbarī traditions. Pārsā, who reveals the Naqshī identity about the meaning of the dhikr of “Kalimah al-tawheed”, how to perform it, how to reach the truth of the dhikr and how to preserve this truth, explains the result or reward of following this procedure with the realization of the theory of wahdat al-wujūd. Thus, Pārsā, who brought together the Naqshī tradition, which has a certain method and principles, and the Akbarī tradition, which stands out with its theoretical character, in the dhikr of kalimah al-tawheed, conveys the equivalent of the same subjects in the Naqshī style and then the equivalent in the theory of wahdat al- wujūd throughout the work. This study aims to determine the Naqshī and Akbarī expansions of the dhikr of kalimah al-tawheed, which constitutes the main theme of the Risāla al-Kashfiyya which is one of the first attempts to accept the idea of wahdat al-wujūd in Naqshbandiyya, and to analyze how Pārsā tried to bring these two traditions closer to each other.
Hâce Muhammed Pârsâ (ö. 822/1420), Nakşibendiyye Tarîkatı’nın pîri Bahâeddin Nakşibend’in (ö. 791/1389) önde gelen halifelerindendir. Gençliğinde iyi bir medrese tahsili gören ve yine o dönemde Bahâeddin Nakşibend’e intisap eden Pârsâ hem kâbiliyetleri hem de istikametiyle şeyhinin türlü iltifatlarına mazhar olmuş, hatta dindar anlamına gelen “Pârsâ” lakabını da ondan almıştır. Şeyhi tarafından halife tayin edilmesine rağmen pîrdâşı Alâeddin Attâr’a (ö. 802/1400) intisap eden Pârsâ, daha çok ilmî faaliyetlerle ve eser telîfiyle iştigal etmiştir. Ancak Buhâra vakıf sicillerinde Pârsâ’nın adına kayıtlı bir medresenin yanında geniş kütüphanesi olan bir hankahtan da bahsedilmesi, onun ilim ve irşâd faaliyetlerini paralel olarak yürüttüğünü göstermektedir. Faaliyetleri ve eserlerinden anlaşıldığı kadarıyla Pârsâ, ilim ve irfânı buluşturduğu gibi farklı neşvedeki irfân geleneklerini de bir araya getirmiş, bu minvalde eserler kaleme almıştır. Bunlardan birisi Nakşî ve Ekberî geleneği buluşturduğu “Risâle-i Keşfiyye” adındaki eseridir. “Kelime-i tevhîd” zikrinin anlamı, nasıl icrâ edileceği, zikrin hakikatine nasıl ulaşılacağı ve bu hakikatin nasıl muhafaza edileceği konularında Nakşî kimliğini izhâr eden Pârsâ, bu usûle riâyet etmenin neticesini veya mükâfâtını ise vahdet-i vücûd öğretisinin idrâkiyle açıklamaktadır. Böylelikle muayyen bir usûl ve erkânı olan Nakşî gelenek ile nazarî karakteriyle öne çıkan Ekberî geleneği kelime-i tevhîd zik-rinde buluşturan Pârsâ, eser boyunca aynı bahislerin önce Nakşî usûlündeki karşılığını, ardından vahdet-i vücûd nazariyesindeki karşılığını aktarmakta-dır. Bu çalışma, Nakşibendiyye’de vahdet-i vücûd düşüncesinin hüsn-i kabul görmesi yönündeki ilk teşebbüslerden olan “Risâle-i Keşfiyye”nin ana temasını oluşturan kelime-i tevhîd zikrinin Nakşî ve Ekberî açılımlarını tespit etmeyi ve Hâce Pârsâ’nın bu iki geleneği birbirine nasıl yaklaştırmaya çalıştığını tahlil etmeyi amaçlamaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sufism |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 15, 2024 |
Submission Date | January 5, 2024 |
Acceptance Date | March 13, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.