With his new ontology theory, Whitehead is one of the philisophers who managed to break the rigidity of the determinist existence desing of modern philosophy. What he says about casual relationships changes our design of the universe, confined to the strict boundaries of modern determinism. From a determinist point of view, the universe operates in a linear linearity depending on the close cause and effect relationship. Whereas, under the multiple casualty forms that Whitehead thinks, this process is in a scale that cannot be reduced to near cause and effect. According to the philosopher, all the experience situations the make up the existence are actualized with multilayered causality relations. Even God, where traditional culture are often isolated from relationships in order to make them privileged, actively participates in the sharing of causality and actually experiences the process.
Therefore, it is clear that a philosophical system whose ontological structure is established in this way will say something new about the experience of religiousness, which is an interpretation of the God-human relationship. In this framework, the causality forms produced by Whitehead were applied to religious experience. In particular, it is debatable how the self-causality form from these causality forms can affect the religious experience. The concept of self-determining religiousness produced by us was produced as a result of this discussion. Like any experience, religious experiece is related to the principle of self-determination. Therefore, an individual who realize this is expected to establish her religious experience in accordance with the ontological quality of the experience.
The article tries to develop perspectives on how to establish that relati-onship, in accordance with the demonstration of this purpose. The self-determining concept of religiousness was created in inspiration from concepts such as the imperceptible becoming, woman-literary-animal becoming, which Deleuze uses to show the diversity of possible occurrences. Especially the process between the two philosophers, the formation based thought partnreship enables such inspiration.
Whitehead geliştirdiği yeni ontoloji teorisiyle, modern felsefenin deter-minist varlık tasarımının katılığını kırmayı başarmış filozoflardan birisidir. Onun nedensellik ilişkileri hakkında söyledikleri, modern determinizmin katı sınırlarına hapsolmuş evren tasarımımızı değiştirir. Determinist bakış açısına göre evren, lineer bir çizgisellikte yakın neden-sonuç ilişkilerine bağlı olarak işler. Oysa Whitehead’in düşündüğü çoklu nedensellik formları altında bu işleyiş, yakın neden sonuca indirgenemeyecek çaptadır. Filozofa göre varlığı meydana getiren tüm deneyim durumları çok katmanlı nedensellik bağıntılarıyla aktüalize olur. Hatta geleneksel kültürlerin çoğu zaman ayrıcalıklı kılma adına bu ilişkilerden yalıttığı Tanrı, nedensellik paylaşımına aktif olarak katılarak süreci bilfiil deneyimler.
Ontolojik yapısı bu şekilde kurulan felsefi bir sistemin, Tanrı-insan ilişkisinin bir yorumu olan dindarlık deneyimi hakkında yeni şeyler söyleyeceği açıktır. Bu çerçevede çalışmada Whitehead’in ürettiği nedensellik formları dindarlık deneyimine uygulanmıştır. Özellikle söz konusu nedensellik formlarından ‘kendi kendine nedensellik formu’nun dindarlık deneyimini nasıl etkileyebileceği tartışılır. Tarafımızdan üretilen ‘kendini belirleyen dindar oluş’ kavramı bu tartışmanın bir neticesi olarak üretilmiştir. Her deneyim durumu gibi dindarlık deneyimi de kendini belirleme prensibiyle ilişki içindedir. Dolayısıyla bunun farkına varan bir bireyin dindarlık deneyimini, deneyimin ontolojik niteliğine uygun olarak kurması beklenir.
Makale hedef edindiği bu amacın gösterimine uygun olacak şekilde, söz konusu ilişkinin nasıl kurulacağıyla ilgili bakış açıları geliştirmeye çalışır. Kendini belirleyen dindar oluş kavramı, biçimsel olarak Deleuze’un olası oluş çeşitliliğini gösterme amacıyla kullandığı ‘algılanamaz oluş’, ‘kadın oluş’, ‘edebiyat oluş’, ‘hayvan oluş’ gibi kavramlardan esinlenerek yaratılmıştır. İki filozof arasındaki özellikle süreç, oluş eksenli düşünce ortaklığı bu tür esinlenmeleri mümkün kılmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 15, 2020 |
Submission Date | July 26, 2020 |
Acceptance Date | September 4, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 4 |
Mevzu – Journal of Social Sciences is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).