Kudüs, Mescid-i Aksâ ve
sahre, fizik âlemin bir temsili ve fizik âlem ile metafizik âlem arasında bir
sınırdır. Varoluş dairesinin arzî iki noktası olan Kâbe ve Beytü’l-Makdis ve
bunların arasında Mescid-i Nebî, ontolojik ve epistemolojik bir ideal olarak yer
almaktadır. Medine, Mekke ve Kudüs ekseninde nüzûl ve urûc kavsi oluşmaktadır.
Böylece kutsal çember, bütün koordinatları ile belirlenmektedir. Mihverinde
Nûr-ı Muhammedî ve Hakîkât-i Muhammediyye’nin olduğu bu düşünüş şeklinde sahre
hem ontolojik hem eskatolojik bir öğe ve meteorit bir unsur olarak kevnî
başlangıca işaret eden Dürre-i Beyzâ ile aynileşmektedir. Beytü’l-Makdis ise
ırmak metaforunun yanı sıra, -Kesîb-i Ahmer, Sidre, cennet ve cehennem gibi
metafizik âlemde karşılıkları olan unsurların Kudüs coğrafyasına da izafe
edilmesi suretiyle-, daha çok Sidretü’l-Müntehâ ile eşleşmekte; fakat bir bütün
olarak Sidre, Beytü'l-Maʻmûr, cennet, cehennem, İlliyyûn, Adn, Kesîb, Me’vâ gibi metafizik ulvî unsurları
içeren süflî ve arzî bir model olarak öne çıkmaktadır. Kudüs, bir taraftan
tasavvuf düşüncesinde daha geniş bir âlem tasavvurunun parçası olarak isrâ ve
miracın, -iman, ibadet ve ahlak ekseninde- ortaya koyduğu sistemin sembolik bir
değeri olurken, diğer taraftan Nûr-ı Muhammedî kavramı çerçevesinde,
Kutup-Piran inancı üzerinden özgün ve dinamik bir kozmolojiye bağlanmaktadır
Jerusalem, al-Masjid al-Aqsa and sahra are a representation of
the physics realm and with this aspect a boundary between physics and
metaphysics. Two prominent points of the existential office, Ka’ba, Bayt al-Makdis
and among them, Prophet’s mosque in Medina have an ontological and
epistemological ideal. It consists of an ascension and descention circle along
Medina, Mecca and Jerusalem. Thus, the sacred circle is determined by all its
coordinates. The focus of this system of thought are Muhammadan light and
Haqiqat al-Muhammadiyya. As-sahra is an ontological and eschatological element.
With the creation of a meteorite this stone is become the same with Dürre-i
Beyza, which points to the beginning of existence. Metaphors like river,
Kesib-i Ahmer, Sidrat, heaven and hell have their counterparts in the
metaphysical realm as well as their geography. Bayt al-Makdis matches with
Sidrat al-Muntahâ among them. But as a whole, Sidrat stands out as a model
close to the earth. Sidrat contains some sublime elements of metaphysics such
as al-Bayt al-Maʿmûr, heaven, hell,
Illiyyun, Adn, Kesib and Meʻva.
Jerusalem is part of a wider realm of creation philosophy in Sufism. In this
context, Jerusalem is a symbolic value of the system that al-Isrâʾ and
Miʿrâj put this system in the axis of faith, worship and
morality. This
system is connected to a unique and dynamic cosmology through the belief of
Qutb and Pir within the framework of the concept of Light of Muhammad
Jerusalem al-Masjid al-Aqsâ Qubbat as-Sahra Ka‘ba Last Judgment Sidrat al-Muntahâ al-Isrâ Miʿrâj
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | July 1, 2019 |
Submission Date | April 2, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 16 Issue: 1 - Jerusalem |