“Yutma” kavramı, insanın ‘anthropocentric’ yatkınlığı nedeniyle olacak, nörofizyolojik bir olay olarak sıklıkla ‘ağız’ ile ilişkilendirilir. İnsan, kendisine benzettiği diğer hayvanlar gibi, bir şeyleri yer ve yutar; yutma bu bağlamda genellikle -insanı da içeren tüm hayvanlar için- olağan bir beslenmenin temel yolu ya da kanalıdır. Olağanlığın bu güncelik kabulü yutma fenomenine ilişkin felsefenin belirgin bir dikkat geliştirmesini engeller; filozoflar arasında doğrudan bu fenomeni çalışmış birinin olmayışı büyük ölçüde bu ‘varsayılmış tematik uzaklık’ nedeniyledir. Ne var ki, dilsel bir keyfiyet bir kenara bırakılırsa yutma fenomeninin oldukça geniş bir metafizik tartışmayla yakından ilişkili olduğu görülür: Yutma, canlı ya da cansız her varlık için, kendi olmayanı kendi kılmak ve böylece var kalmak çabasında bir eşik işlevi görür; varlığın sınırını muğlaklaştırır, ben ile ben olmayanı sorunsallaştırır ve etolojik bir gerilim için tüm mizanseni hazırlar. Bu çalışma, sözü edilen mizanseni Spinozacı bir perspektiften açımlamak ve bir tür ‘yutma felsefesi’ için spekülatif çözümlemeleri geliştirmek amacındadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Aydınlanma (Felsefede Aydınlanma Tarihi), Çağdaş Felsefe, Modern Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 8 Sayı: 1 |
Adres: Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi 07058 Kampüs, Antalya / TÜRKİYE | E-Posta: mjh@akdeniz.edu.tr |