Amaç: Tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi ile değerlendirilmesi gereken doğru nodülleri belirlemek ve
gereksiz işlemlerden kaçınmak çok önemlidir. Bu çalışmada tiroid ince iğne aspirasyon biyopsi sonuçları
ile ultrasonografik özellikler arasındaki ilişkiyi ve patoloğun rolünü incelemeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılan 458 hasta dahil edildi.
Ultrasonografik özellikler (ekojenite, şekil, vaskularizasyon, sınır ve kalsifikasyon) ve biyopsi sonuçları
ile patolog faktörü arasındaki ilişki retrospektif olarak değerlendirildi. Bethesda VI (malign) sonucu
olmadığı için 5 alt grup arasında analizler yapıldı. İİAB işlemleri patoloji sonuçları açısından yetersiz,
benign, önemi belirsiz atipi/önemi belirsiz folliküler lezyon, foliküler neoplazi ve malignite şüphesi olarak
değerlendirilmiştir.
Bulgular: Düzensiz sınır, hipoekojenite, mikrokalsifikasyon varlığı, ön-arka çapın transvers çapından büyük olması (AP> T) Bethesda alt grupları arasında istatistiksel olarak farklı bulundu. (ekojenite için p<0.05, diğerleri için p<0.01). Bethesda I ve Bethesda III olarak değerlendirilen 211 preparatın 63’ü (% 29.8) aynı patolog tarafından rapor edilmiş ve diğer patologlara göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0.01).
Sonuç: Ultrasonografik olarak malignite riski içeren özellikler sitopatoloji sonuçları ile korelasyon göstermektedir. Tiroid nodüllerinin görülme sıklığı giderek artmaktadır, bu nedenle ultrasonografik risk sınıflandırmasına göre biyopsi yapılması önemlidir. Ayrıca tiroid spesifik patolog ile çalışmak indetermine sonuçları en aza indirebilir.
Aim: It is very important to determine the correct nodules which should be evaluated with thyroid fineneedle
aspiration biopsy (FNAB) and avoid unnecessary operations. In this study, we aimed to analyze
the relationship and the compatibility between thyroid FNAB results with ultrasonographic features and
the role of the pathologist who examines the specimens.
Material and Methods: 458 patients with nodules who underwent FNAB were included in the study.
The relationships between the ultrasonographic features (echogenicity, shape, margin, vascularization
and calcification) and biopsy results and, the factor of the pathologist were evaluated retrospectively.
Since there was no Bethesda VI (malignant) result, analyzes were made among 5 subgroups. FNAB
procedures were considered as, inadequate or nondiagnostic, benign, atypia of undetermined
significance (AUS) or follicular lesion of undetermined significance (FLUS), follicular neoplasia and
suspicion of malignancy.
Results: Solid internal structure, irregular margin, hypoechogenicity, presence of microcalcification,
nodules with taller than wide (AP> T) were found significantly different between the subgroups of
Bethesda classification system (p<0.01, for all features). All suspicious features were found more
common in the malignant suspicious nodules than the benign nodules. 63 of 211 preparations (29.8%),
which were evaluated as Bethesda I and Bethesda III, were reported by a single pathologist, and
statistically significant differences were found in comparison to the other pathologists (p<0.01).
Conclusion: Ultrasonography features that include malignancy risk correlate with cytopathology results.
The incidence of thyroid nodules is gradually increasing and therefore, it is important to perform biopsies
according to ultrasonographic risk stratification. Moreover, working with a thyroid specialist pathologist
may minimize the indeterminate results.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Health Care Administration |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | April 3, 2021 |
Acceptance Date | January 5, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 5 Issue: 1 |