1989’da analog fotoğrafın icadından yaklaşık 150 yıl sonra dijital fotoğraf ortaya çıkmış ve fotoğraf ile ilgili geleneksel algıları dönüşüme uğratmıştır. Analog fotoğrafın yaygın olduğu dönemde, fotoğraf ile dış gerçeklik ve hakikat arasında doğrudan ve aracısız bir ilişki olduğu varsayılıyordu. Dijital ile beraber bu ilişkinin yitimiyle ortaya çıkan tedirginlik, fotoğrafın sona erdiği iddialarına sebep olmuştur. Dijital fotoğrafla birlikte yaşanan dönüşüm ile beraber, fotoğrafın hakikatle arasında olduğu varsayılan organik ilişkinin yerine, hakikatin inşa edildiği farklı potansiyel ilişkiler gündeme geldi. Bu dönemdeki tartışmalarda analog-dijital ikiliğine sıkışmış teknolojik belirlenimci yaklaşımların ötesinde, toplumsal-kültürel alandaki dönüşümler ve fotoğraf pratiklerindeki değişimler, analog ve dijital arasında bir ikilikten ziyade, karşılıklı bir süreklilik ve kopuş ilişkisi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu makalede, analogdan dijitale gelişen süreçte sadece teknolojinin değil, toplumsal ve kültürel dönüşüm ile fotoğrafın kullanımı arasında karşılıklı bir ilişkinin de belirleyici olduğu açıklanmaya çalışılacaktır.
150 years after the invention of analogue photography in 1989, digital photography appeared and
transformed the traditional perceptions about photography. In the era when analogue photography was
common, it has been assumed that the relation between photography and external reality/ truth is
directional and unmediated. With digitalization, this kind of relation has vanished which resulted in
perturbation. This perturbation gave rise to the claims that photography has ended. Different potential
relations in which truths have been constructed have become the main topics of the discussions with the
digital transformation and digital photography. Discussions in this period reveal that there is not a
dichotomy between digital and analogue, rather there is reciprocal relation from analogue to digital which
consists of continuities and discontinuities. This understanding of relation is far from suggesting
technological determinism, rather socio-cultural transformation and changes in the photographic practices
have been determinative. In this study, it is articulated that not only technology is decisive in the process
from analogue to digital, the reciprocal relations between socio-cultural transformation and practices in
photography have also been determinant.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Articles (Thematic) |
Authors | |
Publication Date | June 27, 2022 |
Submission Date | March 10, 2022 |
Acceptance Date | May 25, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |