Ulrich Beck ve Anthony Giddens, klasik modernleşmeden sonra artan bilim ve teknolojik gelişmeler ile oluşan günümüz toplumunun karşılığı niteliğinde olan düşünümsel modernite üzerine analizleriyle ön plana çıkmaktadırlar. Modernliğin bir devamı olarak ele aldıkları ikinci moderniteye “düşünümsellik” kavramıyla açıklık getiren bu iki düşünür, modern toplumun karmaşıklığını ve belirsizliğini ele alırken güçlü bir analitik çerçeve sunarak modern dünyanın karanlık yüzüne ışık tutmaktadırlar. Bu çalışma, Beck ve Giddens’ın düşünümsellik analizleriyle günümüz toplumunu yeniden şekillendirmeye başlayan “yapay zeka teknolojilerini” ilişkilendirme amacı taşımaktadır. Modernliğin ve beraberinde bireylerin düşünümsel bir özellik kazandığı, modernliğin kendi yapılarını yıkarak özellikle bilim ve teknoloji vasıtasıyla yenilerini inşa ettiği düşünümsel modernite analizlerinin yapay zeka teknolojilerinin yarattığı tartışmalara farklı bir perspektif yaratacağı düşünülmektedir. Zira yapay zeka teknolojileri bu teorik yaklaşımların ışığında incelendiğinde, modernliğin risk ve belirsizlik alanlarını, bireylerin kimlik oluşumlarını ve toplumsal yapıların bu teknolojiler tarafından nasıl etkilendiği konusunda derinlemesine bir anlayış sağlamaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada, yapay zeka teknolojilerinin modern toplumun dinamiklerine nasıl entegre olduğu ve bireylerin bu teknolojilerle etkileşiminin nasıl şekillendiği incelenecek ve Beck ile Giddens’ın teorik çerçeveleri ışığında yapay zeka tartışmalarına yeni bir bakış açısı getirilecektir.
Ulrich Beck and Anthony Giddens come to the forefront with their analyses on reflexive modernity, which is the counterpart of today's society formed by increasing scientific and technological developments after classical modernisation. These two thinkers, who clarify the second modernity, which they consider as a continuation of modernity, with the concept of "reflexivity", shed light on the dark side of the modern world by providing a strong analytical framework while addressing the complexity and uncertainty of modern society. This study aims to relate Beck and Giddens' reflexivity analyses with the "artificial intelligence technologies" that have started to reshape today's society. It is thought that the reflexive analyses of modernity, in which modernity and individuals gain a reflexive characteristic and modernity destroys its own structures and builds new ones, especially through science and technology, will create a different perspective on the debates created by artificial intelligence technologies. When analysed in the light of these theoretical approaches, artificial intelligence technologies provide an in-depth understanding of the risk and uncertainty areas of modernity, the identity formation of individuals and how social structures are affected by these technologies. Therefore, in this study, how artificial intelligence technologies are integrated into the dynamics of modern society and how the interaction of individuals with these technologies is shaped will be analysed and a new perspective will be brought to the discussions on artificial intelligence in the light of Beck and Giddens' theoretical frameworks.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology and Social Studies of Science and Technology, Social Theory |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | May 14, 2024 |
Acceptance Date | June 23, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 7 Issue: 1 |