Conservatism has been a strong strain of politics and social life in Turkey. Especially since the JDP came to power in 2002, this concept, along with the behavioral patterns associated with it, has become an important topic in academic, political and popular debates and publications. Conservatism is likely to maintain its significance in the near future, because the JDP government continuously invokes it, directly or indirectly, both in its discourse and conduct and thus maintains a socio-political environment in which it is impossible to be engaged in any discussion without some reference to the concept. However, despite its popularity and currency in debates, how conservatism is actually understood or defined by the political and social segments of the society that are considered or self-identified conservatives remains largely unknown. This study is an attempt to fill that void. It reports the findings of the quantitative analysis of the data collected for a comprehensive project, which included interviews with 126 local leaders in 12 provinces and from 6 different rightwing political parties (Justice and Development Party, National Movement Party, Felicity Party, Democrat Party, Motherland Party and Great Union Party) conducted in 2009 and employed both quantitative and qualitative research methods to offer a profile of the rightwing and/or conservative politicians in Turkey. It examines rightwing politicians’ perceptions and definitions of the concept of “conservatism” and the meanings they attribute to it. The narratives of the politicians interviewed, as a whole, show that they tend to perceive and define conservatism in a sociocultural framework more readily and expensively than the way they define it as a political disposition. Thus, the study provides empirical support to the claims that cultural conservatism is an old and fundamental aspect of the rightwing political tradition and thought. Conservatism perceived or defined as connected to sociocultural values, which is referred to as “ordinary conservatism” in this study, can be described as having two dimensions: (1) conservatism based on religious, traditional and moral values, and (2) conservatism expressed in daily practices or habitus. This sociocultural conservatism, defined largely in terms of religious, traditional and moral principles and norms may include certain abstract visions (about what ought to be). However, in addition to these abstractions, conservatism also involves a series of concrete and everyday practices, which may correspond to the abstract notions. Although it may be difficult to separate these two dimensions of sociocultural conservatism, it is important to note the distinction and acknowledge the tension between them. Only by being cognizant about the tension between these two perceptions of conservatism, can we avoid homogenizing and making overgeneralized assumptions about conservatism
Muhafazakârlık Türkiye’nin siyasal ve toplumsal yaşamında önemli ve gerilimli bir tartışma gündemi olmaya devam etmektedir. Özellikle AKP’nin 2002’de iktidara gelişinden günümüze kadar uzanan yaklaşık 12 yıllık süreç boyunca söz konusu olgu/kavram gerek akademik-siyasal gerekse de popüler alanda/yazında önemli bir gündem maddesi olageldi ve olmaya da devam edecek gibi görünmektedir. Mevcut iktidarın hem siyasal söyleminde hem de pratik-fiili her uygulamasında muhafazakârlığın doğrudan veya dolaylı bir biçimde gündeme geldiği, tartışıldığı; bu yapılırken de bir biçimde kendisine atıf yapılmaksızın konuşabilmenin güç olduğu bir sosyolojik-siyasal olgu ve kavramla yüz yüze olduğumuz söylenmelidir. Türkiye’nin siyasal yapı ve tarihselliği gözetildiğinde muhafazakârlık elbette AKP iktidarını önceleyen önemli bir olgudur fakat belirttiğimiz üzere AKP iktidarı ile birlikte kavram/olgu, anlaşılabilir nedenlerle yoğun bir biçimde tartışılmaya devam etmektedir. Söz konusu kavram/olgu gerek yanında gerekse de karşısında yer alan fail ve çevrelerce toplumsal, kültürel, siyasal ve ideolojik bir dizi tartışmanın nesnesi olmayı sürdürmektedir. Muhafazakârlığa yönelik bu yoğun ilgi ve tartışmaya karşın kavramın, bizatihi sahiplenildiği siyasal ve toplumsal kesimlerce nasıl tanımlandığı, algılandığı ve anlamlandırıldığı ise büyük ölçüde belirsizlikler taşımaktadır. Bu çalışmada sözünü ettiğimiz bu belirsizliği kısmen de olsa gidermeye yönelik bir girişim olarak, sağ-muhafazakâr siyaset geleneği içerisinde yer alan siyasetçilerin muhafazakârlığı ele alış biçimlerine odaklanılmaktadır.Bu çalışma Türkiye’de sağ ve/veya muhafazakâr siyasete mensup siyasetçilerin profilini ortaya koymayı amaçlayan geniş ölçekli, niceliksel ve niteliksel araştırma yöntemlerinin bir arada kullanıldığı bir sosyal bilim projesinin alan verilerine dayalı olarak üretilmiştir. 2009 yılında 12 il merkezinde gerçekleştirilen alan araştırmasında, 6 farklı sağ-muhafazakâr partiye (Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Anavatan Partisi ve Büyük Birlik Partisi) mensup toplam 126 yerel siyasetçiyle derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Çalışmada sağ-muhafazakâr siyasete mensup siyasetçilerin muhafazakârlık kavramını nasıl tanımladıkları, bu kavramı/olguyu nasıl algıladıkları ve anlamlandırdıkları ele alınacaktır. Makaleye zemin oluşturan alan çalışmasında, bu konuyu irdeleyebilmek için siyasetçilere muhafazakârlık denildiğinde bu kavramın neleri çağrıştırdığı ve onlar için ne anlama geldiğine dair sorular yöneltildi. Bu bağlamda mevcut çalışma parti farkı gözetmeksizin görüşülen sağ-muhafazakâr siyasetçilerin kavramı/olguyu ağırlıklı bir biçimde kültürel ve toplumsal değerlere bağlı bir biçimde ele aldıklarını ve algıladıklarını göstermeye çalışmakta ve bu eğilimi sorunsallaştırarak açıklamaya ve anlamaya çalışmaktadır. Görüşülen siyasetçilerin anlatılarına toplu olarak bakıldığında, toplumsal-kültürel çerçevede tanımlanan muhafazakârlık algı ve tarifleri, siyasal eksende ortaya konulan muhafazakârlık telakkilerine kıyasla, daha kapsayıcı ve ayrıntılı bir çerçevede ele alınmakta, kavramın-olgunun içi daha kolay ve zengin bir içerikle doldurulabilmekte ve bu bağlamda, muhafazakârlık hakkında daha açık ve dolaysız bilgiler edinebilmek mümkün olabilmektedir. Bu noktada çalışmanın öne çıkan bir tespitini ifade etmek gerekirse, söz konusu eğilim sağ ve muhafazakar siyasetin ve düşünce geleneğinin kadim denebilecek kültürelci eğilimleriyle anlamlı bir örtüşmeyi ampirik düzeyde teyit etmekte veya göstermektedir. Toplumsal-kültürel değerlere bağlı olarak yapılan muhafazakârlık algı ve tanımlamaları iki başlık altında toplanabilir görünmektedir: İlkinde, din, gelenek ve ahlaki değerlere göre tanımlanan bir muhafazakârlık söz konusuyken, ikincisinde ise gündelik yaşamdaki pratikler veya habituslar eksenlerinde tanımlanan bir muhafazakârlık söz konusudur. Bu tür muhafazakârlık yazıda “sıradan muhafazakârlık” olarak adlandırılıyor. Toplumsal ve kültürel temelli muhafazakârlık, ağırlıklı olarak din, gelenek, ahlaki ilke ve normlara uygun içeriklerle tanımlanırken, onun bu yanıyla göreli olarak soyut birtakım tasavvurları yansıttığı söylenebilir. Oysa muhafazakârlığın bu kısmi ve soyut tasavvurların ötesinde gündelik yaşamda bir dizi somut, pratik karşılıklar bulduğu yanları da söz konusudur. Toplumsal ve kültürel değerlere bağlı muhafazakârlık(lar)dan kategorik olarak ayrı tutulması zor olsa da, onun bir bileşeni olan bu muhafazakârlığın, soyut muhafazakârlık tasavvurlarından kısmen ayrı olarak değerlendirilmesi gerektiği söylenebilir. Ve bu “iki muhafazakârlık” arasında, yani tasavvur edilen muhafazakârlık ile somut-pratikmuhafazakârlık arasında, zaman zaman belirebilen gerilimlerin varlığından söz edilmelidir. Bu iki muhafazakârlık algısı arasındaki gerilim ise muhafazakârlık hakkında toptancı ve genelleyici hükümler verebilmeyi güçleştirmektedir
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makale /Articles |
Authors | |
Publication Date | December 21, 2014 |
Published in Issue | Year 2014 Volume: 38 Issue: 4 |