Üretim ilişkilerinin dönüşümü insanların gündelik hayat pratiklerini değiştirmiş ve dönüştürmüştür. Yirminci yüzyılın başlarında Taylorizm ve Fordizm üretim ilişkilerini belirlemeyi amaçlayan iki pratik olarak ortaya çıkmıştır. Taylorizmin “Bilimsel Yönetim” anlayışı iş akışını kontrol ve yönetmeye çalışan bir sistemdir. İlerleyen zamanda Fordizm, Taylorizmin yerini almıştır. Fordizmin üretim sürecindeki özelliği yarı otomatik montaj hattı sistemidir. Bu sistem emeğin mekanikleşme sürecini derinleştirmiş ve işçiyi montaj hattı sisteminin bir parçası haline getirmiştir. Bir işçinin tek başına yapabileceği işin yoğunluğunu arttırmış, el emeği ve zihinsel emek arasındaki ayrımı belirginleştirmiş ve üretimde yaşanan bilimsel gelişmeyi onların aleyhine olacak şekilde değiştirmiştir. Böylece, işçi veya çalışanın maruz kaldığı üretim süreci onu iş dışındaki boş zamanında da yakalamakta, hayatını düzenlemekte ve onun belirlenmiş sınırlar içerisinde hareket etmesine neden olmaktadır. 1970’lerden itibaren Fordizmin katı üretim biçimi neo-liberal politikalar neticesinde yerini işgücü ve makineleşmede esnek, bilgi ve iletişim teknolojilerine dayanan yeni bir üretim biçimine bırakmaya başlamıştır. Gündelik hayatta da katılık ve belirlilik yerini daha akışkan ve müphem bir yaşayışa bırakmaktadır. Bu bağlamda çalışmada Fordist ve Post-Fordist üretim ilişkilerinin getirdiği yapıların Türk filmlerindeki izdüşümleri incelenmeye çalışılmış ve bu iki üretim sürecinin Türk sinemasındaki eleştirisi sırasıyla Almanya Acı Vatan ve Kaybedenler Kulübü filmleri bağlamında sosyolojik film eleştirisi çerçevesinde tartışılmıştır.
The transformations of production relations have transformed and changed daily life practices. At the beginning of the twentieth century, Taylorism and Fordism were showed up as two practices aiming to determine production relations. Taylorism’s “Scientific Management” was a system that tried to control and manage workflows. Later on, Fordism replaced Taylorism. The characteristic of Fordism in the production process is the semi-automatic assembly lines system. This system has deepened the mechanization process of labour and turned workers into a part of the assembly lines system. Fordism has increased the intensity of labour that a single worker would do, made explicit the differentiation between hand and mental labour and altered scientific development to the detriment of workers. Thus, the production process that workers have been exposed to catches hold of workers in their out of work, free time, organizes their life and causes them to move in given boundaries. From the 1970s onwards, Fordism’s strict mode of production started to leave its place to a new mode of production, which is flexible in labour and mechanization and based on information and communication technologies, as a result of neo-liberal policies. Thus, rigidity and certainty leave their place to a more fluid and ambiguous life in everyday life. In this context, in this study, the footprints of the structures brought by Fordist and Post-Fordist production relations in Turkish films were tried to be analyzed, and the criticism of these two production processes in Turkish cinema was discussed within the framework of sociological film criticism in the context of Germany the Bitter Land and Loser’s Club films, respectively.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 30, 2020 |
Publication Date | December 31, 2021 |
Submission Date | October 27, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 8 |
.