İnsanoğlu yaşamını sürdürmek için, birincil olarak hayatını tehdit eden tehlikelerden korunmanın yollarını aramıştır. Başlangıçta yabani hayvanların saldırıları bir kaygı iken, süreç daha acımasız bir düşmana hazırlanmaktaydı: İnsan. Birbirine komşu ya da tamamen yabancı toplumlar çeşitli sebeplerle karşı karşıya gelmiştir. Bu sebeplerin başında sınır ihlalleri, yağma ve talan amaçlı istilalar, daha iyi bir yerleşim yeri için göçler ve nihayetinde kendinde var olmayana sahip olma arzusu sayılabilir. Toplumlar devlete dönüşürken, devlet politikaları da, daha fazlasına hükmetme ve en güçlü olma ekseninde gelişmiştir. Siyasi ve ekonomik gücü elinde bulundurmanın en kolay yolu, iş gücü ve hammadde kaynağı sağlayan bölgeler üzerinde hâkimiyet kurmaktı. Tüm bunlara sahip olmak aynı zamanda, tam teçhizatlı bir orduyu hazırlamak anlamına geliyordu. Söz konusu gücü elde bulunduranlar, tam donanımlı ordularıyla kazanmak için yola çıkarken, pek çok toplum açık hedef haline gelmiştir. Şüphesiz her an gerçekleşebilecek bir saldırıyı, düşmanla göğüs göğüse çarpışmaya gerek kalmadan bertaraf etmek akıllıca olurdu. Saldırıyı uzak tutmak için en etkili yöntem çeşitli engeller ile yaşam alanını çevreleyerek, ilerleyişi sekteye uğratmaktı. Bu amaçla savunma sistemlerinin ilk adımı atılmış ve unsurları belirlenmiştir. Coğrafi koşullar ve bölgenin topoğrafik yapısıyla şekillenen sistem, kentlerin güvenliği için elzem hale gelmiştir. Mezopotamya toprakları tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaparken, en şiddetli mücadelelerde sahne olmuştur. Kent devletlerinin çatışmalarıyla başlayan, bölgede tek egemen olma gayretiyle imparatorluklara uzanan süreçte, saldırıların yarattığı korku ve kaygılar kent sakinlerini harekete geçirmiştir. Böylece pek çok alanda olduğu gibi savunma sistemlerinde de ilkler Mezopotamya’da karşımıza çıkmaktadır. Sistemin en önemli ve en eski unsurlarından olan hendekler, oldukça işlevsel ve basit bir savunma stratejisini sunmaktadır.
In order to survive, mankind has searched for ways to protect itself primarily from the dangers that threaten its life. While the attacks of wild animals were a concern at the beginning, the process was preparing for a more brutal enemy: Man. Neighboring or completely foreign societies have faced each other for various reasons. These reasons include border violations, invasions aimed at spoil and plunder, migrations for a better settlement, and ultimately the desire to have something that does not exist in itself. While societies are transforming into states, state policies have developed on the axis of dominating more and being the strongest. The easiest way to retain political and economic power was to dominate the regions that provided labor and raw materials. Having all this also meant preparing a fully equipped army. While those who hold the said power set out to win with their fully equipped armies, many societies have become clear targets. Undoubtedly, it would be wise to dodge an attack that could happen at any time without having to engage in hand-to-hand combat with the enemy. The most effective method to keep the attack at bay was to surround the living area with various obstacles, hindering the progress. For this purpose, the first step of defence systems has been taken and its elements have been determined. The system shaped by the geographical conditions and the topographic structure of the region has become essential for the security of the cities. While the lands of Mesopotamia have hosted many civilizations throughout its history, it has also been the scene of the most violent struggles. In the process, which started with the conflicts of the city-states and extended to the empires with the effort of being the sole sovereign in the region, the fear and anxiety caused by the attacks mobilized the residents of the city. Thus, as in many areas, the firsts in defence systems appear in Mesopotamia. The moat, one of the most important and oldest elements of the system, offer a very functional and simple defence strategy.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 29, 2023 |
Submission Date | October 11, 2022 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 5 Issue: 1 |
OANNES Journal is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License. (CC BY NC)
Only publications in the fields of Ancient History, Archeology and Ancient Languages and Cultures are accepted in OANNES Journal. Publications sent from other fields are not taken into consideration.
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0/deed.tr