Özet
1980’li yıllardan itibaren
dünya ekonomisi genelinde neo-liberal iktisat politikalarının yükselişe
geçmesiyle başlayan finansal serbestleşme uygulamalarının bir uzantısı olarak
sermaye hareketlerinin serbestleşmesi giderek artmıştır. Bu sürecin bir diğer
uzantısı da doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artış eğilimine girmesidir. Küreselleşme
olgusuyla birlikte, özellikle az gelişmiş ülkeler için gereksinim duyduğu
sermayenin tamamını ya da en azından bir kısmını doğrudan yabancı yatırımlar yoluyla
karşılayabilir mi sorusu daha çok sorulmaya başlanmıştır. Buna ek olarak
doğrudan yabancı yatırımların ev sahibi ülke ekonomisine pozitif mi negatif mi
katkısı olduğu da diğer bir merak uyandıran araştırma konusunu oluşturmaktadır.
Bu perspektifte doğal
kaynakların bolluğu, kurumların kalitesi ve doğrudan yabancı yatırımların
ekonomik büyüme üzerindeki etkisi önemli araştırma alanlarından biridir. Kurumların
kalitesinin ve tasarrufun eksik olduğu ülkelerde doğrudan yabancı yatırımların
ülkeye girmesiyle ekonomik büyümeye katkı yapabileceği konusunda farklı bakış
açıları içeren teoriler bulunmaktadır. Bununla birlikte genel olarak doğrudan
yabancı yatırımların bölgesel kalkınmada önemli bir unsur olduğu, ancak
başarılı kalkınmanın anahtarının dengeli ve etkili iç tasarruf ve yatırımlar,
nitelikli beşeri sermaye ile etkin makroekonomik ve yapısal politikalara da bağlı
olduğu kabul edilmektedir (Gedikli, 2011:128).
Bu çalışmada doğal
kaynakların, doğrudan yabancı yatırımların ve kurumların kalitesinin ekonomik
büyüme üzerindeki etkileri 1996- 2015 yılları arasındaki dönem için
incelenmiştir. Çalışmanın analiz kısmında fixed-effects modelleri ve kukla
değişkenler kullanırak OLS tahmin modeli kurulmuştur. Bu çalışmada iki farklı ülke
grubu seçilmiştir. Beş ülkeden oluşan birinci grupta doğal kaynak zengini ve az
gelişmiş ülkeler olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gana, Liberya, Nijerya ve Zimbabwe
yer almaktayken ikinci grupta ise Danimarka, Almanya, İrlanda, Finlandiya ve
İsviçre gibi gelişmiş ancak doğal kaynak yönünden zayıf ülkeler bulunmaktadır.
Bu çalışmanın
bulgularına göre doğal kaynak zengini ülkerin büyüme performansı doğal kaynak
yoksunu olan ülkere göre düşüktür. Doğal kaynakların, ekonomik büyümeye olumlu
katkılar sağlayabilmesi için ülkede bulunan kurumların iyi işlemesi
gerekmektedir. Bol miktarda doğal kaynak
rezervi olan ülkelerin üretim yanlısı politik kurumlara sahip olmasıyla
ekonomik büyüme gerçekleşmektedir. Çalışmanın sonucuna göre; az gelişmiş
ülkerden oluşan birinci grup ülkelerde kurumların kalitesi zayıftır. Bu
ülkelerde siyasi çeşitlilikten daha fazla şiddet ve terör gibi politik
istikrarsızlık ve hükümetin etkinsizliği mevcuttur. Az gelişmiş ülkelerde yolsuzlukların
azaltılması, kanunların kalitesinin arttırılması, seçim sonuçlarına saygı ve
siyasi kurumların güçlendirlmesi doğal kaynakların doğru kullanımına neden
olurken aynı zamanda doğrudan yabancı yatırımları artırarak ekonomik büyümede
önemli bir rol oynamaktadır.
Az gelişmiş
ülkelerin çoğu, zayıf yerel kurumları nedeniyle makroekonomik şoklara karşı
koyamamakta ve büyüme eğilimlerini uzun dönemlerde sürdürememektedir. Bu tür
şoklara karşı alınan tedbirlerin dağıtım ve bölüşüm mekanizmasıyla ilgili ciddi
iktisat politikası uygulamalarına neden olduğunu ifade edilmektedir. Fakat
buradaki sorun hangi politikaların nasıl uygulanacağıdır. Çünkü iktisat
politikaları uygulamalarında, kararlılık kadar politikaların nasıl uygulandığı
da önem arz etmektedir. Bu noktada sağlam kurumsal yapının tesis edilmiş
olması, politika uygulamalarındaki olumsuzlukların daha düşük maliyetle giderilmesine
olanak tanımakta ve ekonomik şokun büyümesini önlemektedir (Rodrik 1999:1).
Çalışmada yapılan
regresyon analizi sonucuna göre 1996- 2015 yıllarını kapsayan dönemde; doğal
kaynak zengini olan az gelişmiş ülke grubunda ekonomik büyümede doğal
kaynakların etkisi negatif yöndedir. Az gelişmiş ülkelerde petrol gibi değerli
bir kaynağın varlığı bile ekonomik performansa olumlu şekilde yansımamaktadır.
Doğrudan yabancı yatırımlar ve kurumsal kalite ise bu grup ülkelerde ekonomik
kalkınma üzerinde olumlu etkilere sahiptir. Çalışmada yer alan doğal kaynak
yoksulu gelişmiş ülke grubu için ise doğrudan
yabancı yatırımların ekonomik kalkınma üzerinde herhangi bir etkisi
bulunamamıştır. Bu şaşırtıcı sonucu değerlendiriken söz konusu gelişmiş üke
grubunda yer alan ülkelerin büyük oranda doğrudan yabancı sermaye dışa veren
ülkeler olduğu göz önüne alınmalıdır. Çalışmada incelenen az gelişmiş ve
gelişmiş ülke grupları temel olarak siyasi durumları (kurumları) açısından
birbirlerinden ayrışmaktadırlar. Gelişmiş ülkeler kurumların kalitesini göz
önünde bulundurup politikalar geliştirirken az gelişmiş ülkelerde hükümetin
etkinliği ve siyasi istikrar alanlarında problem yaşanmaktadırlar.
Abstract
Throughout the decades, theories have
stated that countries with a lack of savings should well-fix its institutional
structure and follow, consequently, the economic development’s path by
attracting FDI. In this study two groups of countries
were selected. A group of five rich-natural resources and underdeveloped
countries and that of five poor-natural resources and developed countries. The
first group is constituted by: Democratic Republic of Congo (DRC), Ghana,
Liberia, Nigeria and Zimbabwe, while the second is composed by: Denmark,
Germany, Ireland, Finland and Switzerland. This work examines the effects of natural
resources, FDI and institutional quality on economic development as well as the
role of natural resources and institutions in the attraction of FDI to economic
development from 1996 to 2015. This study makes analysis which is relying on
the fixed-effects models and on the technique of dummy variables in the
population-averaged models with the OLS estimators.
The abundance of natural resources, institutional qualities and the impact of FDI on economic development is among the most curious research topics. However, the reality is that countries which are poor-natural resources perform well than richer-natural resource countries. Indeed there must be an indispensable condition such as good institutions that permit positive contribution of natural resources to economic performance. Rich-natural resources countries must establish political institutions which are production- friendly. According to the results of this study, institutional quality matter in the group of underdeveloped countries. These countries worry more about almost all institutional quality variables, whereas the group of developed countries worry more about political instability such as violence or terrorism’s likelihood and government effectiveness other than political variables. The establishment of the political institutions that reduce corruption, improve the quality of law, reduce problems in contracts’execution, respect the voice of electors, and increase the quality of control of markets may, of course, permit natural resources and FDI to act positively on economic development in the group of rich-natural resources/oil and underdeveloped countries.
Subjects | Business Administration |
---|---|
Journal Section | ARTICLE |
Authors | |
Publication Date | November 28, 2017 |
Submission Date | March 27, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 7 Issue: 3 |
Hope to be enlightened in the light of knowledge ....
ODÜSOBİAD