Dünyanın en eski dillerinden biri olan Türkçenin öğretim tarihi, tespit edildiği kadarıyla oldukça yenidir. Yaklaşık iki asır öncesine kadar Türk çocuklarının aileden veya çevreden öğrendikleri düzeyde Türkçe okuma, konuşma ve dil bilgisi becerisine sahip olduğu görülmektedir. Türkçe öğretimi alanında 1850’li yıllara kadar yazılan eserlere bakıldığı zaman bu eserlerin büyük ölçüde yabancılara Türkçe öğretmek amacıyla kaleme alındığı görülmektedir. Sultan II. Abdülhamid’in tahta çıkmasıyla anayasayı (Kanun-ı Esasi) teşkil etme çalışmalarının başlaması dil sorununun, bir kez daha resmî çevrelerce tartışılmasını sağlamıştır. Anayasanın 18. maddesinde, Osmanlı Devleti’nin resmî dilinin Türkçe olduğu ve devlet hizmetine girecekler için bu dilin bilinmesi gerektiğine dair hüküm (1876), Tanzimat döneminden önce ve Tanzimat döneminde Sarayın ve aydınların dil üzerine yapmaya çalıştıkları bazı reformlara resmiyet kazandırmıştır. Sultan II. Abdülhamid’in devletin resmî dilini Türkçe yapması Türkçe öğretimi sürecinin seyrini değiştirmiştir. Türkçenin resmî dil kabul edilmesi, Türkçe ile ilgili gramer kitaplarının sayısının artması ve okullarda Türkçenin müfredatta yerini alması hem Türklerin kendi ana dillerini öğrenmesini hem de yabancıların Türkçeyi önemsemesini sağlamıştır. Bu çalışmada, Sultan II. Abdülhamid döneminde Türk çocuklarına Türkçe öğretimi konusu ele alınmıştır. Çalışmanın kapsamı dolayısıyla azınlık okullarındaki Türkçe öğretimi çalışmaları ile yabancıların kendi toplumlarına Türkçe öğretme faaliyetlerine yer verilmemiştir. 1876-1909 yılları arasını kapsayan süreçte ana dili olarak Türkçe öğretimi alanında yaşanan gelişmeler ve kaydedilen ilerlemeler incelenmiştir.
The history of teaching Turkish, one of the oldest languages of the world, is quite recent as far as it has been determined. Until about two centuries ago, Turkish children could reach to a level of Turkish language reading, speaking and grammar proficiency as much as they could acquire from their families or social surroundings. Having a closer look at the works of Turkish language education published until 1850s, it is found out that most of the works were written with the aim of teaching Turkish to foreigners. Sultan Abdulhamid II’s acceding to the throne and attempts on creating a constitution (The Ottoman Basic Law) raised the Turkish language question back to the agenda to be discussed by the officials. In the article 18 of the Ottoman Law, it was stated that Turkish is the official language of the Ottoman Empire and the officials serving the government must be proficient in Turkish (1876). These provisions were formalized before and during the Tanzimat Era by the chamber and intellectual’s efforts on reforming the Turkish language. Sultan Abdulhamid II declared Turkish as the official language of the government, which changed the course of the Turkish language in history. The fact that Turkish was accepted as the official language, Turkish grammar books were published, and Turkish language lessons were integrated in the curriculum at schools, motivated Turkish people to learn their mother tongue and foreigners to give more importance to Turkish as a foreign language. In this paper, teaching Turkish-to-Turkish children during Sultan Abdulhamid II Era is discussed. Since the duration of the presentation is limited, practices of teaching Turkish at minority schools and practices of teaching Turkish by foreigners in their own communities are not included.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | History of Ottoman Education, Ottoman Culture and Art |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 15, 2024 |
Submission Date | February 25, 2024 |
Acceptance Date | May 4, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 22 |
Indexes
SCOPUS, TÜBİTAK/ULAKBİM TR DİZİN [SBVT]
INDEX COPERNİCUS [ICI], ISAM, SOBIAD and Scilit.
Unless otherwise stated, the articles published in our magazine are licensed under the Creative Commons Attribution 4.0 International (CC BY 4.0) license. All authors and translators who submit texts for publication in the journal are expected to be the sole copyright holders of the submitted text or to have obtained the necessary permissions. By submitting texts to the journal, authors and translators implicitly accept that these texts will be licensed under CC BY 4.0 unless explicitly stated otherwise to the editors at the outset.