Bu çalışmada, içme suyu dağıtım şebekelerinde bulanıklık tahmini için klasik genetik programlama (GP) ve gen ekspresyon programlama (GEP) olmak üzere iki GP yönteminin kalibrasyonu ve değerlendirilmesi sunulmaktadır. İlk yöntem olan Klasik GP, Bihać kentinin (Bosna Hersek) ana su kaynağındaki bulanıklığı modellemek için kullanılmıştır. İkinci yöntem olan GEP, Türkiye’de bulunan Antalya ili su izleme istasyonlarından birinde bulanıklık modellemesi için kullanılmıştır. Birincisinde, 2006-2018 döneminde kaydedilen ortalama aylık bulanıklık ölçümlerine dayanarak çeşitli tahmin modelleri oluşturuldu. İkincisinde ise, düşük bulanıklık dönemindeki Antalya-Gürkavak İstasyonu'ndaki saatlik ölçümler kullanılmıştır. Sonuçlar, bulanıklık modellemesinin, özellikle optimum gecikme süreleri ve girdi parametrelerinin belirlenmesi bağlamında, dikkatli veri analizi gerektiren zorlu bir görev olduğunu göstermiştir. Antalya su temin hattında debi ve bulanıklık arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Bulunan sonuçlar ayrıca sunulan algoritmalara dayanan tahmin modellerinin geleneksel regresyon yaklaşımına kıyasla daha doğru tahminler sağlayabileceğini göstermiştir. Bulgular, yüksek kalitede su temininin hedeflendiği sürdürülebilir kentsel su yönetimi için kullanışlıdır.
This paper presents the calibration and evaluation of two genetic programming (GP) methods, namely classis GP and gene expression programming (GEP) for turbidity prediction at drinking water distribution networks. Classic GP first method was used to model turbidity at the main water source of Bihac town (Bosnia and Herzegovina) and GEP second method was used to model turbidity at one of the water monitoring stations of city of Antalya, Turkey. The former various predictive models were built based on the mean monthly turbidity measurements recorded during 2006-2018. Moreover, hourly measurements at Gürkavak Station during low turbidity period were used. The results showed that the modelling of turbidity is a challenging task which required careful data analysis especially in the context of determining the optimum lag times/input parameters. No meaningful relation between discharge and turbidity was found at Antalya water supply pipeline. The results also indicated that the predictive models based on the presented algorithms may provide more accurate estimations in comparison to the traditional regression approach. The findings are useful for sustainable urban water management whereby a high quality water supply is aimed.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Engineering |
Journal Section | Özel Sayı |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 25 Issue: 8 |