Abstract
Politik görüşlerini açıkça savunan bir yazar olan Yaşar Kemal kendi zamanının gerçek panoramasını eleştirel bir bakış açısıyla yansıtmakta ustadır. Eleştirilerinin hedefinde kırsal kesim insanlarının adaptasyon problemi yaşadığı hızlı şehirleşme süreci vardır. Bu konu hikâyesini göçmen kuşları yakalayıp serbest bıraktıklarında cennet kazanacakları vaadiyle İstanbul’daki müşterilere satan bir grup gençten alan Kuşlar Da Gitti (1978) adlı romanında ele alınır. Eko-eleştirel bir gözle bakıldığında bu iş ileride ciddi ekolojik problemler doğuracak insan merkezci bakış açısının açıkça bir göstergesidir. İnsan merkezcilik insan dışı varlıkların kendine has değerleri olduğunu görmezden gelir ve insanoğlunun onların doğasına müdahale etme hakkı olduğunu savunur. Önde gelen eko-eleştirmenlerden Arne Naess ve George Sessions’ın ifade ettiği gibi “İnsanın kendi dışında kalan bütün canlılara mevcut müdahalesi üst seviyededir ve bu durum gittikçe kötüleşmektedir” (Naess, 1995: 68 çev.). Bu çalışma derin ekolojinin söylemlerine atıfta bulunarak insan merkezcilik kavramını Yaşar Kemal’in Kuşlar da Gitti adlı romanı üzerinden açıklamaya çalışır.