Modern insanın rasyonalist-pozitivist dünya anlayışının
siyasi argümanlar ile birleşmesinden sonra devletler bazında kabul gören determinist
yaklaşım, uzun bir süre egemen düşünce olarak kabul görmüştür. Bu anlayışa
göre, bireyler gibi toplumlar da fizik kurallarına uygun olarak genel evrensel
kurallar çerçevesinde değerlendirilebilir ve bunlar ideal olana
evrileceklerdir. Ancak bireyler gibi toplumların da evrileceği ve bu süreçte
sekülerleşme, rasyonelleşme ve bireyselleşme gibi temel değerler ile
donanacağına yönelik inanç son zamanlarda önemli oranda eleştirilere muhatap
kalmaktadır. Toplumların, bireylerin makro teorileri terk etmesi birçok kimliği
kendi bünyesine katması, görünüşte çelişik olan argümanları kendi özelinde bir
araya getirmesi temelinde gelişen kimlik politikaları ile artık ‘genelleme’ nin
oldukça zorlaştığına dikkat çekilmektedir. Ancak sosyal bilimlerde toplumsal
ilişkilerin bu şekilde çözülüşüne dair hemfikir olma durumu var iken; içinde
bulunduğumuz dönemi tanımlama noktasında çeşitli farklılaşmalar yaşanmaktadır.
Örneğin A. Giddens, J. Habermas ve F. Jameson gibi sosyal bilimlerde öne çıkan
isimler modern dönemin bitmediğini fakat bunu günümüzde daha radikal bir şekilde
deneyimlediğimizi öne sürmektedirler. Ancak buna karşın J. F. Lyotard, J.
Baudrillard S. Hall, U. Beck, Z. Bauman ve D. Bell gibi kişiler ise günümüz
gerek sosyal ilişkilerinin gerekse de siyasal eğilimlerinin kazanmış olduğu
boyutun eski dönemin ötesinde olduğunu öne sürererek yeni tanımlayıcı isimler
sunmaktadırlar. Bu çalışmanın temel amacı da sosyal bilimlerde sıkça
karşılaştığımız bu gelişmeleri bir araya getirerek söz konusu çağdaş öncü bilim
insanlarının neye göre modern dönemin bitmediğini ya da neye göre bittiğini
savunduklarını temel referanslar ışığında kategorik-teorik olarak bir araya
getirmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 22, 2019 |
Acceptance Date | April 29, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 36 |