Objective: We aimed to evaluate the follow-up results of children with supraventricular tachycardia under two years of age.
Material and Method: Fifty patients included into the study. Medical records of the patients were retrospectively evaluated and demographic and clinical features and follow-up results were obtained.
Results: Mean age was 3.28±6.02 months, and 60% were newborns. Congenital heart disease was detected in 32%. In one patient, supraventricular tachycardia was related to cardiac surgery. Thirty patients admitted during supraventricular tachycardia. Of patients, 30% had signs of heart failure. In three patients, fetal supraventricular tachycardia was detected and two had hydrops fetalis. Most frequent (70%) mechanism was atrioventricular reentrant tachycardia. Acute treatment was administered to 43 patients, but tachycardia resisted in two. In 49, chronic prophylaxis was started. In 34 patients, follow up was available, and mean follow-up period was 43.4±44.4 months. Prophylaxis were discontinued in 85.3% of the patients; spontaneous resolution=93.2%, after ablation 6.9%. Of the patients with spontaneous resolution, three developed recurrences. Of the 10 patients with Wolff- Parkinson-White pattern, 6 could be followed and in three, ablation was performed.
Conclusion: Our results indicate that; supraventricular tachycardia in children under two years are mostly due to atrioventricular reentrant tachycardia, evaluation in terms of supraventricular tachycardia is important in infants with heart failure and most of the patients need chronic prophylaxis. In most of the patients, prophylaxis with single drug is possible. Spontaneous resolution frequent. Catheter ablation is an important permanent treatment choice.
Amaç: İki yaş altında supraventriküler taşikardi tanısı alan yenidoğan ve süt çocuklarının klinik izlem sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlandı.
Gereç ve Yöntem: Çalışmaya toplam 50 hasta dahil edildi. Alınan olguların tıbbi kayıtları retrospektif olarak incelendi ve demografik ve klinik özellikleri ve izlem sonuçları çıkarıldı.
Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 3.28±6.02 ay olup %60 vaka yenidoğandı. Hastaların %32’sinde konjenital kalp hastalığı saptandı. Bir hastada taşikardi cerrahi ilişkili idi. Hastalarımızın 30’u kliniğimize taşikardi esnasında başvurmuştu. Hastalarımızın %30’unda başvuru esnasında kalp yetersizliği bulguları mevcut idi. Üç hastada fetal supraventriküler taşikardi tespit edilmiş, ikisinde hidrops gelişmişti. En sık elektrofizyolojik mekanizma atriyoventriküler reentry taşikardi (%70) olarak düşünüldü. Toplam 43 hastaya akut tedavi verildi. Bunların ikisinde taşikardi durdurulamadı. Toplam 49 hastaya kronik tedavi başlandı. Tekli veya kombine kronik antiaritmik tedavi başlanmış olup kronik izlem yapılabilmiş olan 34 hastanın izlem süresi ortalama 43.4±44.4 ay’dı. Hastaların %85,3’ünün ilaçları takipte kesildi; spontan rezolüsyon=%93.1, ablasyon sonrası=%6,9. Spontan rezolüsyon düşünülerek ilaçları kesilen üç hastada aritmi nüks etti. Wolff-Parkinson-White paterni saptanan ve izlemi yapılabilen kalan 6 hastadan üçüne ablasyon yapılması sağlandı.
Sonuç: Verilerimiz, 2 yaş altındaki çocuklarda görülen supraventriküler taşikardilerin büyük çoğunluğunun atriyoventriküler reentrant taşikardi nedeniyle oluştuğuna, kalp yetersizliği bulguları olan süt çocuklarında supraventriküler taşikardi yönünden değerlendirmenin önemli olduğuna, vakaların büyük çoğunluğunun kronik profilaksiye ihtiyaç duyduğuna işaret etmektedir. Vakaların çoğunluğunda tek ilaçla profilaksi mümkün olmakta, az sayıda hastada kombinasyon tedavisi gerekmektedir. Önemli sayıda süt çocuğunda spontan rezolüsyon görülmüştür. Kesin tedavide uygun hastalar için kateter ablasyon önemli bir seçenektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Health Care Administration |
Journal Section | Original Articles |
Authors | |
Publication Date | September 1, 2022 |
Acceptance Date | August 17, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 10 Issue: 2 |