Purpose: In this study, it was aimed to contribute to the data on childhood iron intoxication in our country due to the retrospective evaluation of demographic, epidemiological, clinical features, treatments, and complications of the patients who applied for intoxication after oral iron intake.
Materials and Methods: Patients admitted to a Pediatric Emergency Service of the Faculty of Medicine diagnosed with iron intoxication between 2018 and 2020 were retrospectively investigated. The patients' demographic characteristics, information about intoxication, and laboratory results were recorded, and statistical analyzes were performed.
Results: Of the 12 patients included in the study, 66.7% were female, and 33.3% were male. The mean age was 81.3±83.52 months. When separated by age group, 66.6% of the patients were younger than 5-year-old. Those who came to the hospital via an ambulance were only 25%. All patients were transported to the hospital within an average of 40±15 minutes. While there was no life-threatening risk in 7 patients, the condition of 5 patients was severe. Only 2 of the patients took it to suicide. All cases received iron orally. 1 patient presented abdominal pain, and 2 patients presented nausea and vomiting. Activated charcoal was administered to 4 of the patients. In the laboratory follow-ups of the patients, all mean results, excluding iron, were normal. In addition, the blood gases of the patients at the time of admission were compensated metabolic syndrome.
Conclusion: As a pediatric emergency, Iron intoxication in children remains important as one of the preventable morbidity and mortality causes. We believe that iron preparations are packaged in a single-dose form and do not have an attractive taste and appearance for children, have protective caps in medicine boxes, and when physicians prescribe iron drugs to adult patients, warning them about toxicity in children will reduce mortality and morbidity.
Amaç: Bu çalışma ile oral demir alımı sonrası intoksikasyon nedeniyle başvuran hastaların; demografik, epidemiyolojik, klinik özellikleri, tedavileri ve komplikasyonlarının geriye dönük olarak değerlendirilmesi neticesinde ülkemiz çocukluk çağı demir zehirlenmeleri verilerine katkı sağlamak amaçlandı.
Gereç ve Yöntem: 2018-2020 yılları arasında demir intoksikasyonu tanısı ile bir Tıp Fakültesi Çocuk Acil Polikliniği’ne başvurmuş hastalar retrospektif olarak tarandı. Hastaların demografik özellikleri, intoksikasyona ait bilgiler ve labaratuvar tetkik sonuçları kayıt altına alınarak istatistiksel analizleri gerçekleştirildi.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 12 hastanın %66.7’si kadın %33.3’ü erkekti. Ortalama yaş 81,3± 83.52 aydı. Yaş gruplarına göre ayrıldıklarında olguların %66.6’sı 5 yaşından küçük çocuklar olarak gözlendi. Hastaneye bir ambulans yardımı ile gelenler sadece %25’ini oluşturmaktaydı. Ortalama 40±15 dk içerisinde tüm hastaların hastaneye nakli gerçekleştirilmiştir. 7 hastanın hayati bir riski bulunmazken, 5 hastanın durumu ciddi idi. Hastalardan sadece 2 tanesi suisid amaçlı zehirlenmişti. Tüm vakalar demiri oral yoldan almıştır. 1 hastada karın ağrısı, 2 hasta da bulantı, kusma oluşmuştur. Hastalardan 4’üne tedavide aktif kömür uygulandı. Hastaların laboratuvar takiplerinde demir dışındaki diğer tüm değerlerin ortalama sonuçları normal bulundu. Ayrıca hastaların başvuru esnasındaki kan gazları kompanse metabolik sendrom şeklindedir.
Sonuç: Pediatrik acil olarak; çocuklarda demir intoksikasyonu, önlenebilir morbidite ve mortalitenin nedenlerinden birisi olarak halen önemini korumaktadır. Demir preparatlarının tek doz şeklinde paketlenmesinin yanı sıra cocukların cezbedici tat ve görünümünde olmaması, koruyucu kapakların ilaç kutularında mutlaka kullanılması, hekimlerin demir ilaçlarını reçete ettiği yetişkin hastalarını çocuklardaki toksisite açısından uyararak gerekli bilgileri vermesi mortalite ve morbiditeyi azaltacağı kanaatindeyiz.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Health Care Administration |
Journal Section | Original Articles |
Authors | |
Early Pub Date | September 4, 2022 |
Publication Date | December 31, 2022 |
Acceptance Date | July 22, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 10 Issue: 3 |