Öz
İradeden müteşekkil ihtiyâr ve rızâ, hukukî tasarrufların sonuç doğurmasında mihenk taşı konumundadır. Kavram olarak ihtiyâr ile rızâ arasında yakın anlam ilişkisi bulunması ve hukukî tasarrufların geçerliliği noktasında bu iki kavramın işlevinde ince nüans söz konusu olmasına bağlı olarak mezheplerin ihtiyâr ile rızâya ilişkin yaklaşımları farklı olmuştur. İslâm hukukunda hukukî tasarrufların hüküm doğurması için tarafların hem ihtiyârının hem de rızasının bulunması gerekir. Ancak ikrâh ve hezl gibi bazı ârızî durumlar sebebiyle ihtiyâr ile rızâ arasında uyuşmazlık meydana gelebilir. Bu anlamda hukukî tasarrufun doğuracağı sonuca ilişkin rızâ bulunmadığı halde, tasarrufun inşasına yönelik mücerret bir ihtiyârın hukukî açıdan geçerliliği noktasında mezheplerin yaklaşımının nasıl olduğunu araştırdık. Özellikle iradenin şaibeli olmasına sebep olan ikrâh, hezl ve hata gibi durumlarda ve buna bağlı olarak zedelenen ihtiyâr ve rızânın hukuk yönünden geçerliliğinin mümkün olup olmadığını İslâm hukuk ekollerinin görüşleri doğrultusunda konu edindik. Öte yandan hukukî tasarrufların hükümleri arasında bulunan fâsid ile mezheplerin ihtiyâr-rızâ ayrımına ilişkin yaklaşımları arasındaki ilişkinin nasıl olduğu üzerinde durduk. Bu anlamda feshe elverişli olan ve olmayan sözlü tasarruflarda mükreh, muhtî ve hâzilin beyanlarına hükmün terettüp edip etmeyeceğini mezheplerin görüş ve gerekçeleriyle konu edindik.
Abstract
Freewill and consent composed of will are the touchstones in causing the legal acts to create results. In connection with the fact that there is a close relationship between freewill and consent as concepts and that there is a fine nuance in the functioning of these concepts in terms of the validity of legal acts, the approaches of the Islamic sects to freewill and consent have been different. In Islamic law, in order that the acts can create provisions, the parties should both have freewill and consent in that issue. However, due to some temporary cases such as abhorrence and anxiety, a divergence may occur between freewill and consent. With this regard, we investigated how the approaches of the sects in terms of the legal validity of an abstract freewill will be in connection with the building of acts, though there was no consent regarding the outcome of the legal acts in this sense. We discussed, in line with the views of Islamic law schools, whether it is possible for the legal validity of the will and consent that are damaged, especially in situations such as abhorrence, anxiety and mistake that cause the will to be dubious. On the other hand, we focused on the relationship between annulment, which is among the provisions of legal acts, and the approaches of the sects regarding the distinction between freewill and consent. In this sense, we discussed the opinions and justifications of the sects whether the decision should be made on the statements of mandatory, evildoer and joker in their verbal acts that are suitable for annulment and those that are not.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law and Religion |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | July 5, 2024 |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | January 25, 2024 |
Acceptance Date | June 11, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |
Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.
Derginin tüm içeriğine açık erişim sağlanmaktadır. Yayınlanan makaleler öncelikle İThenticate programında taranmaktadır.
Dergimizde
yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazara ait olup, tüm telif hakları Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi’ne devrolunmuştur.