Hicri III. ve IV asırlarda genel olarak fıkıh ilminin
özelde de Şâfiî fıkıh düşüncesinin gelişip sistemleşmesinde ciddi katkılar
sağladıkları bilinen önemli fakîhler yetişmiştir. Bu şahsiyetler, dağınık halde
buldukları fıkıh mirasını kendi ilmî birikim ve yorum süzgecinden geçirerek
sistematik bir şekilde sonrakilerin istifadesine sunmuşlardır. Nitekim bu
fakîhlerin başında Ebü’l-Abbâs Ahmed b. Ömer İbn Süreyc el-Kâdî (ö. 306/919) ve
Muhammed b. Abdillah es-Sayrafî (ö. 330/942) gibi önemli şahsiyetler
gelmektedir. Öyle ki, Şâfiî fıkhına yönelik hizmetleri yanı sıra özellikle
fıkıh usûlünün tekâmülü hususunda yaptıkları katkılar takdire şayandır. Ancak
Mütekellim usûl düşüncesi açısından kayıp halka olarak nitelendirebileceğimiz
bu asırlarda İmam Şâfiî’nin er-Risâle’si dışında adı geçen Şâfiî
fakîhlerinden bize ulaşan herhangi bir usûl eseri bilinmemektedir. er-Risâle
ise usûlün tüm konu ve kaidelerini muhtevi değildir. Dolayısıyla bu asırlarda
yaşamış İbn Süreyc ve Sayrafî gibi fakîhlerin usûl görüşleri büyük önem arz
etmektedir. Bu bağlamdan hareketle çalışmada, söz konusu fakîhler arasında
ihtilaf konusu olmuş; hitap anından beyânı tehir etmenin hükmü, muhassısı
araştırılmaksızın âm ile amel edilebilmesinin hükmü, mefhûmu’s-sıfatın delil
oluşu, Hz. Peygamber’in mutlak fiillerinin ümmet için ifade ettiği hüküm,
lügatin kıyasla sübûtu ve kıyas ile neshin hükmü gibi konular irdelenecektir.
Esasen mezkûr meselelerin her biri müstakil birer araştırma konusu olmakla
birlikte, burada İbn Süreyc ve Sayrafî’nin, mezkûr meselelere ilişkin görüş ve
delilleri mukayese edilerek bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
Great Fıqihs
who made a big contribution in order to develop a systematized structure of the
general fıqh science and- especially for Shafii fıqh thoughts -were educated in
third and fourth centuries in the Hijri calendar. These important figures
presented the fıqh heritages of their predecessors, which were in a dispersed
situation, in an organized framework to their successors as evaluating these
issues according to their own intellectual and interpretation. Abu’l-Abbas
Ahmet b. Umar Ibn Süreyc el-Qâdî ve Muhammad b. Abdullah es-Sayrafî is ones of
these important figures. Contributions of these mentioned people for
Shafii fıqh is an undeniable fact. Especially, their services on fıqh
methodology are respectable. According to the speaker theologian methodology
thoughts, there haven't been any methodological work coming nowadays, but
Er-Risale of Iman Shafii, belongings these periods which are described as lost
rings. As it was the first of its kind, we have to give due, however; it
doesn't comprise all issues and rules of the methodology. For this reason, the
methodology opinions of Ibn Süreyc and Sayrafi who lived in this period are so
significant. In this regard, a methodological opinions causing controversy
between both faqihs will scrutinize in this study: the provision of
delaying declaration in the course of the address, the provision of performing
with The General Term without investigating the dedicator, accepting notion
of adjectives as an
evidence, the provision of absolute acts of Prophet Muhammed (PBUH) on ummah, provision
of comparison of certainty in lexical context and comparison of naskh.
Basically, as each of these issues is able to study into a researching
framework, it will be only evaluated these both faqihs' opinions on these
mentioned issues comparatively.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2019 |
Acceptance Date | April 30, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 11 Issue: 1 |
Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.
Derginin tüm içeriğine açık erişim sağlanmaktadır. Yayınlanan makaleler öncelikle İThenticate programında taranmaktadır.
Dergimizde
yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazara ait olup, tüm telif hakları Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi’ne devrolunmuştur.