Bethlehem, which holds an important place in Jewish and Christian tradition, came under Islamic suzerainty after the conquest of Palestine. When the Ottomans ruled the region, they found a village with a strong Christian character. Despite the attempts of Muslims to settle in this village, it preserved its Christian character and at the end of the sixteenth century the settlement attempt failed. A number of Christian denominations built various temples in the village, which has maintained its existence as an important pilgrimage site, attracting Christian pilgrims. Over time, the desire to dominate the religious sites they held sacred led to disputes and friction. In these conflicts, the Ottoman Empire was invited to act as judge and arbitrator to resolve the problem. Preserving the status quo and making worship convenient for all were the principles that governed the administrators' actions during the crisis.
Bethlehem was ruled by the Ottoman Empire from the time Yavuz Sultan Selim (1512–1520) annexed it until 1917. The Ottoman archives contain details regarding the village's circumstances in the sixteenth century. This article contributes to the body of literature on the history of Palestine by shedding light on the circumstances of Bethlehem, which has since become a town, in the sixteenth century using mühimme records and other materials, particularly the tahrir registers.
Hem Yahudi hem de Hristiyanlık geleneğinde mühim bir yere sahip olan Beytülahm, Filistin bölgesinin fethi sonrasında İslam egemenliğiyle tanışmıştır. Osmanlılar buraya hâkim olduklarında karşılarında Hristiyan karakteri güçlü bir köy bulmuşlardır. Nitekim Müslümanların karyeye yerleşme teşebbüsüne rağmen burası bu özelliğini muhafaza etmiş ve on altıncı yüzyılın sonlarında bu iskân denemesi tamamen başarısızlığa uğramıştır. Önemli bir hac mekânı olarak varlığını koruyan ve Hristiyan hacıları cezbeden köyde, muhtelif Îsevî mezhepler dini ehemmiyetini göz önünde bulundurarak kendilerine çeşitli mabetler inşa etmişlerdir. Kutsal gördükleri dini mekânlara hâkim olma arzusu, zaman içinde bazı tartışmaların ve sürtüşmelerin ortaya çıkmasına yol açmış ve bu ihtilaflarda Osmanlı Devleti, problemin halli için bir hâkim ve hakem olarak davet edilmiştir. Mevcut statükonun muhafazası ve herkesin rahat bir biçimde ibadetlerini eda etmeleri, yöneticilerin krize yaklaşımlarını belirleyen esaslar olmuştur.
Beytülahm, Yavuz Sultan Selim’in (1512-1520) ilhakından 1917 senesine kadar Osmanlı idaresinde kalmıştır. Osmanlı arşivlerinden köyün on altıncı yüzyıldaki durumuna ilişkin bilgi edinmek mümkündür. Bu makalede başta tahrir defterleri olmak üzere Mühimme kayıtlarıyla diğer belgeler rehberliğinde günümüzde artık bir şehre dönüşmüş olan Beytülahm’in adı geçen asırdaki mazisine ışık tutulacak, böylece Filistin tarihinin bir kısmının anlaşılmasına katkı sağlanmış olunacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | January 8, 2023 |
Acceptance Date | January 1, 2023 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 14 Issue: 3 |
Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.
Derginin tüm içeriğine açık erişim sağlanmaktadır. Yayınlanan makaleler öncelikle İThenticate programında taranmaktadır.
Dergimizde
yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazara ait olup, tüm telif hakları Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi’ne devrolunmuştur.