Genel kabule göre 610 yılında indirilmeye başlanan Kur’ân-ı Kerîm, takriben yirmi üç yıl boyunca farklı zaman aralıklarında Cebrâil aracılığı ile Hz. Muhammed’e indirilmiş, ilk andan itibaren ezber ve yazı yoluyla kayıt altına alınmış, Hz. Ebû Bekir döneminde cem‘ edilmiş, Hz. Osman’ın hilâfet yıllarında çoğaltılmış, Emevîler zamanında imlası tamamlanmış ve bugüne kadar orijinalliği bozulmadan gelmiş tek kutsal kitaptır. Ancak bu genel kabul, diğer kutsal metinlerde olduğu gibi söz konusu kitabın otantikliği ya da özgünlüğü tartışmalarına engel olamamıştır. Farklı gayelerle yapılan bu tartışmaların birçoğunda tarafların kendi görüşünü desteklemek için değişik bilgi ve belgeleri kendi bakış açıları doğrultusunda kullandığı görülmektedir. Bu çalışmada ise ilgili tartışmalara temas edilmeden yalnızca Müslüman tarihçilerin eserlerinde Kur’ân’ın Hz. Peygamber sonrası tarihi ile ilgili ne tür rivayetlere yer verildiği ve bu rivayetlerden nasıl bir sonuç elde edilebileceği konu edilecektir. Çalışmamız, “Kur’ân’ın Cem‘ Edilmesi, Kur’ân’ın Çoğaltılması, Kur’an’ın Noktalanması ve Harekelenmesi” olmak üzere üç ana bölümde ve yalnızca meğâzî, siyer, genel tarih, şehir tarihi, futûhât, ensâb, tabakât ve vefeyât türündeki İslâm tarihinin ana kaynaklarından istifade edilerek kaleme alınmıştır. Zira ele aldığımız konu hakkında İslâm tarihçilerinin ne söylediklerini ve bu söylenenler üzerinden nasıl bir Kur’ân tarihi algısı ortaya çıktığını gözler önüne sermek ana hedefimizdir. Bununla birlikte gerekli durumlarda, bir tarihçinin ana kaynakları hiyerarşisinin ilk sıralarında yer alan tefsir ve hadis ilimlerinin ilk kaynaklarından da istifade edilmiştir. Ancak söz konusu kaynaklara, daha çok tarihçilerin onlara yapmış oldukları atıfları teyit etmek, tarih kaynaklarında yer alan bir takım bilgilerin kökenine inmek veya sağlamasını yapmak için müracaat edilmiştir. Yine son dönemde yazılmış araştırma-inceleme türü çalışmalardan da önemine binaen zaman zaman yararlanılmıştır. Müslüman tarihçilere göre Kur’ân’ın cem‘ edilmesi, Hz. Ebû Bekir’in hilâfet yıllarında vuku bulmuştur. Uhud’dan sonra Müslümanların en çok kayıp verdiği Yemâme Savaşı’nı müteakiben Hz. Ömer’in teklifiyle başlayan çalışmalar, Zeyd b. Sâbit ve Hz. Ömer’in koordinesinde yürütülmüş ve hakkında şüphe duyulan âyetler için iki şahit istenmiştir. Adına es-Suhuf denilen iki kapak arasına alınmış bu Kur’ân, halifeye teslim edilmiş ve söz konusu mushaf, Hz. Ebû Bekir’in ölümünden sonra ikinci halifeye, onun vefatının ardından da Hz. Ömer’in kızı ve aynı zamanda Allah Resûlü’nün eşi Hz. Hafsa’ya geçmiştir. Kur’ân’ın çoğaltılması ile ilgili ilk girişim Hz. Osman döneminde gerçekleşmiştir. Bu dönemde baş gösteren Müslümanlar arasındaki kıraat farklılıkları, Huzeyfe b. Yemân tarafından halifeye aktarılmış ve onun önerisiyle Müslümanlar arasındaki bu ayrılığı sona erdirmek için Zeyd b. Sâbit başkanlığında 12 kişilik yeni bir heyet oluşturulmuştur. Hz. Osman’ın talimatları doğrultusunda Hz. Hafsa’nın elindeki mushaf ve Kureyş lehçesi esas alınarak büyük şehirlere gönderilmek üzere yeni mushaflar yazılmıştır. Hazırlanan mushaflar İslâm coğrafyasındaki eyalet başkenti statüsündeki şehirlere gönderilmiş ve Müslümanlardan ellerindeki diğer mushafları imha edilmek üzere teslim etmeleri istenmiştir. Heyetin çalışmalarının ardından Hz. Hafsa’ya iade edilen mushaf da onun vefatından sonra Medine valisi Mervân b. Hakem tarafından ortadan kaldırılmıştır. Kur’ân’ın imlâsına dair ilk çalışmalar ise Irak valisi Ziyâd b. Ebîh tarafından Ebü’l-Esved ed-Duelî’ye yaptırılmıştır. Bu doğrultuda Kur’ân’daki kelimelerin sonlarına harekelerini belli etmek üzere noktalar konulmuştur. Fakat yapılan bu çalışmalar da bir süre sonra yanlış okumaların önüne geçememiştir. Bu defa da Abdülmelik b. Mervân’ın Irak valisi Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî önderliğinde Nasr b. Âsım ile Yahyâ b. Ya‘mer birbirine benzer harfleri noktalayarak yeni mushaflar yazmış ya da yazdırmışlar ve hazırlanan bu mushaflar Haccâc tarafından büyük şehirlere ve Medine’ye gönderilmiştir. Sonraki süreçte ise Halîl b. Ahmed günümüzde de kullanılmakta olan harekeleri ve diğer noktalama işaretlerini geliştirmek suretiyle mushaf çalışmalarına hemen hemen son halini vermiştir.
According to the general acceptance, the Qur’ān, which began to be revealed in 610, was revealed to Prophet Muhammad through Jabrā’il at different time intervals for about twenty three years, recorded by memorization and writing from the first moment, collected during the reign of Caliph Abu Bakr, reproduced during the caliphate of Uthman, spelled during the Umayyad period, and its originality was preserved until today. However, this general acceptance has not prevented the discussions about the authenticity or originality of this book, as is the case with other sacred texts. It is seen that in many of these debates held for different purposes, the parties use different information and documents from their own perspectives to support their own views. In this study, without touching on the relevant discussions, only what kind of narrations about the post-Prophet history of the Qur’ān are included in the works of Muslim historians and what kind of results can be obtained from these narrations will be discussed. Our study has been written in three main sections, “Compilation of the Qur’ān, Copying of the Qur’ān, Orthography of the Qur’ān” and only by making use of the main sources of Islamic history such as magāzi, siyar, general history, city history, futūhāt, ansāb, tabaqāt and wafayāt. Because it is our main goal to reveal what Islamic historians have said about the subject we are discussing and what kind of perception of the history of the Qur’ān emerges based on what has been said. However, when necessary, it has also been used in the first sources of tafsir and hadith sciences, which are at the top of a historian’s main sources hierarchy. However, these sources were mostly applied to confirm the references made by historians to them, to get to the root of some information in the historical sources or to provide them. Again, due to the importance of research-examination type studies written recently, it has been benefited from time to time. According to Muslim historians, the compilation of the Qur’ān took place during the years of Abu Bakr’s caliphate. Following the Battle of Yamāmah, in which Muslims suffered the most casualties after Uḥud, the studies started with the proposal of ‘Umar, was carried out under the coordination of Zayd b. Thābit and ‘Umar and two witnesses were requested for the verses about which there was doubt. This Qurʾān, which was enclosed between two covers and called al-Suhuf, was handed over to the caliph. After the death of Abu Bakr, it was passed on to the second caliph, and after his death to Hafsa, Umar’s doughter and the wife of the Messenger of Allah. The first attempt to reproduce the Qur’ān took place during the reign of Caliph ‘Uthman. The recitation differences that emerged among the Muslims in this period were communicated by Hudhayfah b. Yemān to the Caliph Uthman. Upon his suggestion, a new committee of 12 people was formed under the chairmanship of Zayd b. Thābit in order to end the differences in recitation among the Muslims. In line with Caliph ‘Uthman’s instructions, new mushafs were written to be sent to big cities based on the mushaf in Hafsa’s hand and the Quraysh dialect. The prepared mushafs were sent to the cities in the status of provincial capitals in the Islamic geography and the Muslims were asked to hand in their other mushafs for destruction. The mushaf, which was returned to Hafsa after the work of the committee, was also destroyed by Marwan b. Hakam, the governor of Medina, after her death. The first studies on the orthography of the Qur’ān were commissioned by the governor of Iraq, Ziyād b. Abīh, to Abū al-Aswad al-Duelī. In this direction, dots were placed at the end of the words in the Qur’ān to indicate their letters. However, these studies could not prevent misreadings after a while. This time, under the leadership of Hajjāj b. Yūsuf al-Saqafī, the governor of Iraq of ‘Abd al-Malik b. Marwan, Nasr b. ‘Asim and Yahyā b. Ya‘mer wrote or dictated new mushafs by punctuating similar letters, and these mushafs were sent to the big cities and Medina by Hajjāj. In the following period, Khalīl b. Ahmad almost finalized the works of the mushaf by improving the spellings and other punctuation marks that are still used today.
History of Islam History of the Qur'an Muslim historians Compilation (Cam') Copying Orthography
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | History of Islam |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2023 |
Submission Date | September 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 51 |