Giriş
ve Amaç: Çocuğa yönelik cinsel istismar olgularının
değerlendirilmesinde; aile ve çocuğun travmatize edilmeden bir defada çok yönlü
değerlendirilmesi, adli olgu bildirimi yapılması, koruma, sağlık, eğitim vb.
tedbirler alınarak müdahale edilmesi gerekmektedir. Ayırt edici tanı koymak bu
sürecin en önemli kısmıdır. Çalışmada bu tür olgularda ayırt edici tanı koymak
sürecinde adli tıbbi değerlendirmenin öneminin vurgulanması amaçlanmıştır.
Olgu:
Sekiz yaşında erkek çocuğudur. On yedi yaşındaki öz dayısının oğlu tarafından
son bir ay içerisinde birkaç kez anal yoldan cinsel istismara maruz kaldığı
iddiası ile son olay tarihinden yaklaşık 10 gün sonra küçüğün poposunun üzerine
oturmada güçlük çekmesi, sık tuvalete gitmesi, dışkılama değişikliği
şikayetleri nedeniyle öz teyzesi tarafından bir üniversite hastanesinin Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Acil Birimi'ne gece nöbetinde
getirilmiştir. Küçük başvuru öncesinde üç adet özel hastaneye götürülmüş ancak
adli olgu özelliği nedeniyle üniversite hastanesine götürülmesi önerilmiştir.
Olguyu ilk muayene eden klinisyen hekim gece Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim
Üyesi'ni aramış ve nasıl hareket etmesi gerektiği hususunda fikir almıştır.
Yapılan yönlendirmede olgu ile ilgili hastane polisinin bilgilendirilmesi ve gözlem
altında tutularak taburcu edilmemesi talimatı verilmiştir. Ertesi gün Kadın
Hastalıkları ve Doğum, Çocuk Cerrahisi, Çocuk Ruh Sağlığı Hastalıkları ile Adli
Tıp olmak üzere tıpta uzmanlık alanlarından hekimler bir araya gelerek olguyu
değerlendirmişlerdir. Küçüğün anal muayenesinde; dışarıdan çıplak gözle fark
edilemeyen ve anal mukozanın iç kısmında mevcut dört adet derin laserasyon
belirlenmiş olup, çocukta tespit edilen olay sonrasında ortaya çıkan ruhsal
travma bulguları ile birlikte anal yoldan cinsel istismara maruz kaldığına dair
kesin tıbbi delil niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Tartışma
ve Sonuç: Bu tür olgularda genital bölgede saptanan travmatik
lezyonların derin bir bölgede yerleşim göstermesi sebebi ile lezyonların
atlanması ve deneyimsiz bir ekip tarafından doğru olarak belirlenememesi ve
değerlendirilememesi riski bulunmaktadır. Ayrıca bu olguları ilk gören hekim
grubu; genellikle acil ünitelerde çalışan ve tedavi edici hekimlik üzerine
odaklanan, bu konuda deneyim kazanmış dolayısıyla olgunun adli tıp boyutunu
değerlendirebilecek özel bir eğitim almamışsa ayırıcı tanı koymada güçlük
yaşaması kaçınılmaz olacaktır. Olgunun doğru tanı almasındaki en önemli etken
ise; acil ünitelerdeki adli olgu değerlendirme aşamasında deneyimli klinisyen
hekimin; multidisipliner yaklaşımla adli tıbbi destek almasıdır. Bu sebeple
üniversite gibi kompleks yapılanma arz eden birimlerde; çocukluk çağı cinsel
istismar olguları bütüncül ve multidisipliner olarak değerlendirilmeli ve
hizmet içi eğitimlerde adli olgu değerlendirmesine yönelik eğitim programlarına
yer verilmelidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Clinical Sciences |
Journal Section | Case Reports |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2018 |
Submission Date | August 3, 2018 |
Acceptance Date | October 19, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 25 Issue: 4 |
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi/Medical Journal of Süleyman Demirel University is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivs 4.0 International.