İnsanlık var olduğundan bu yana iyi bir
geleceğin, yaşanabilir bir dünyanın hayalini kurmuştur. "Mutlu yer"
ya da "olmayan yer" anlamına gelen ütopyalar ise ideal bir dünya
yaratmada en etkin araçlardan birisidir. Feminist ütopyalar ise, tarih boyunca
kendilerini üreten kaygıları ve hoşnutsuzlukları yansıtmışlardır. Politik olan
feminist ütopyalar; yaşadığı dönemin siyasal ve toplumsal düzenlemelerinden
hoşnut olmayan yazarın farklı bir zaman ya da farklı bir coğrafyada
tasarladığı, kurulu düzene bir başkaldırı içeren ve bu düzen karşısına kendi
ideal toplum tasarımını ortaya koyan bir yazın türüdür. Bengalli Müslüman
kadınlar için bir rol model olan ve yaşadığı sürece ülkesindeki kadınların
özgürleştirilmesi için çalışan Bangladeş'in ilk Müslüman kadın yazar ve
eğitimcisi Begüm Rokeya Sakhawat Hossain, 1905 yılında yazdığı feminist
ütopyası Sultana'nın Rüyası'nda
erkeklerin eve kapatıldığı, kadınlarınsa siyasette, bilimde, sanatta kısacası
"dışarıda" yer aldığı özgür kadınlar ülkesi kurgular. Asla basit bir hayalden
ibaret olmayan Sultana'nın Rüyası, yazarın
İngilizce olarak yazdığı ilk eseridir ve kadınların özgürleştirilmesi için
eğitimin önemine vurgu yapar. Gidilmeyen yolun öyküsünü anlatan yazar, yıllar
önce kurguladığı bu kadınlar ülkesinde insanları bilinçlendirerek özgürlüğün,
eşitliğin ve barışın önemine vurgu yapar. Rokeya, Müslüman kadının uyanışına
öncülük ederek ırk, din, sınıf, cinsiyet ayrımının olmadığı yeni bir dünya,
yeni bir dil yaratmıştır.
Humanity has long dreamed about a better future and an imagined better
world. Utopias, "the good place, which is no place", are one of the
most influential ways of creating an ideal world and also serve as a crucial
tool for expressing feminist ideology. Feminist utopias, for about ages,
reflect the hopes, fears and desires of women who have glimpsed the
possibilities of a bright new world freed from stifling patriarchal structures.
By contrasting the present world with an idealized society, feminist utopias
criticize the contemporary values and conditions and see masculine systems as
the major cause of social and political problems. R.S. Hossain, a pioneering
Bengali Muslim feminist and educationist, with her imaginative and ambitious
narrative: Sultana's Dream (1905)
provides a definite vision of what society could become if women were allowed
to fully participate as citizens. The work projects the desire for a peaceful,
efficient and egalitarian society, and predicts the possibility of obtaining
that desire through greater freedom for women. As a consequence, the present
paper will focus on a women on the edge of time, Begüm Rokeya Sakhawat Hossain, her short work, Sultana's Dream, originally written in
English. This study will highlight how she tries to create an ideal world,
believing in the importance of education as holding the key to women's
empowerment and progress. This paper will also concern itself with her personal
journey on the road not taken before, the awakening of the Muslim women‘s self
respect through self-reliance, and the universalist concept of shared humanity
that admits no discrimination of caste, creed, race or gender.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 18, 2017 |
Submission Date | May 13, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 |
Selcuk University Journal of Faculty of Letters will start accepting articles for 2025 issues on Dergipark as of September 15, 2024.