Uzun yıllar boyunca düşük seviyelerde seyreden insan ömrü sağlık alanındaki gelişmeler ve yaşam koşullarındaki iyileşmeler doğrultusunda artış göstermeye başlamıştır. İnsan ömrünün uzaması toplumsal anlamda ilk olarak nüfus artışıyla kendisini göstermiş, sonrasında ise toplumsal yaşlanma olgusunu doğurmuştur. Doğum oranlarının düşmesi, ölüm oranlarının azalması ve göç hareketliliğindeki çeşitlenme ise toplumsal yaşlanmanın seyrini etkilemiştir. Yaşlı nüfusun artışı özellikle 20. yy'ın ikinci yarısından itibaren gelişmiş toplumların dışına da çıkarak küresel bir boyut kazanmıştır. Öyle ki Birleşmiş Milletler'in (2019) raporuna göre tarihte ilk kez 2018 yılında 65+ nüfus 0-4 yaş grubundan fazla olmuştur (BM, 2019). Gelecek 10 yıl içerisinde Türkiye tarihinde de ilk kez benzer şekilde yaşlı nüfusun çocuk nüfusundan fazla olacağı öngörülmektedir (TÜİK, 2018).
Yaşlı kişilerin oranının hızlı artışı hem bireysel hem toplumsal etkileri nedeniyle yaşlılık ve yaşlanma çalışmalarına ilgiyi arttırmıştır. Bu bağlamda yaşam kalitesi, sağlık, yoksulluk, istihdam, eğitim, yalnızlık, sosyal destek, kuşaklararası ilişkiler, yaş ayrımcılığı, şiddet, istismar ve ihmal gibi çeşitli konular çalışmalarda ele alınmıştır. Bunlara ek olarak yaşlılık ve yaşlanma çalışmalarında en çok çalışılan konulardan birisi ise bakım konusu olmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Tez Ödülü |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 3 Issue: 3 |