Based on the theory of time of the French aesthetic theorist Edmond Couchot, this study investigates the relationship between digital images produced via virtual reality and their reception moment. By reading the image-time relationship through three ages (Renaissance, mechanical reproduction and digital) and three different media (painting, television/video and digital medium), we aim to study how our perception of time has evolved with digitalization and virtual reality. To realize this, after explaining the three visual subcultures defined by Martin Jay as the scopic regimes of Modernity, the relationship between digital image and its reception moment will be interpreted following Couchot’s aesthetic theory for digital arts. In the last part, through the pioneer digital installation Osmose (an artwork of simulation, interaction and immersion) of Canadian artist Charlie Davies, we will discuss how our conception of motion, space and time has changed. In this context, the definition of the word virtual is determined as an extension of reality and within the scope of the Aristotelian concept of the virtual: it is some kind of power or potential that digital devices have, which becomes actual through an image, sound or text.
The aim of this study is to discuss to what extent the visual possibilities offered by digital arts, which can be defined as the art movement of the 21st century, and especially by virtual reality technology, can lead us towards a different scopic regime. It is assumed that there is a new type of relationship between image and its perception moment which needs to be conceptualized with a new aesthetic theory. So, I argue that one can talk about a new scopic regime based on a new perception of time. To this aim, it is explained that Gilles Deleuze’s concept of flux-image/time, as within the flux the past and the future could exist as a continuous present, can constitute a starting point for the conceptualization of a new scopic regime.
Bu yazı, Fransız düşünür Edmond Couchot’nun zaman kuramını temel alarak, sanal gerçeklik tekniğiyle üretilen dijital imge ve alımlama zamanı arasındaki ilişkiyi üç farklı tarihsel döneme özgü (Rönesans, mekanik üretim çağı ve dijital dönem) üç farklı görüntü mecrası (resim, televizyon/video ve dijital medya) üzerinden okuyarak, zaman kavramına bakış açımızın dijitalleşme ve sanal gerçeklikten faydalanan sanat yapıtları aracılığıyla nasıl evrimleştiğini inceler. Bu bağlamda, ilk olarak Martin Jay’in modernitenin skopik rejimleri olarak tanımladığı üç görsel altkültür açıklandıktan sonra ikinci aşamada, Edmond Couchot’nun dijital sanatlara özgü geliştirdiği estetik kuram temel alınarak, dijital imge ve alımlama zamanı arasındaki ilişki yorumlanacaktır. Son aşamada ise hareket, mekân ve zaman kavramlarına bakış açımızın ne yönde değişime uğradığı, sanal gerçekliği simülasyon, etkileşim ve immersif teknikle yaratan Kanadalı sanatçı Charlie Davies’in klasik dijital sanat yapıtı Osmose (Osmoz) aracılığıyla incelenerek tartışmaya açılacaktır. Bu tartışmada, sanal kelimesinin tanımı, gerçeğin bir uzantısı olarak ve Aristotelesçi sanal kavramını da içerisinde alabilecek bir kapsamda belirlenmiştir. Sanal; dijital aygıtların sahip olduğu bir güç/potansiyelken insan-makine etkileşimi sırasında beliren imge, ses ya da metin biçimiyle aktüelleşir.
Bu makalenin amacı, 21. yüzyılın sanat hareketi olarak nitelendirebileceğimiz dijital sanatların sunduğu görsel olasılıkların, özellikle de sanal gerçeklik teknolojisinin, bizi ne ölçüde farklı bir rejime doğru yönlendirebileceğini tartışmaktır. Bu varsayıma, yani imge ve alımlama zamanı arasında yeni bir ilişki türünün doğduğu ve estetik kuramda da bunun kavramsallaştırılması gereğine göre, yeni bir zaman algısına bağlı yeni bir skopik rejimden bahsedebileceğimizi savunuyorum. Bu bağlamda, yazıda; Gilles Deleuze’ün akış-imge/zaman kavramının, imgenin geçmişini ve geleceğini sürekli bir şimdiki zamanda toplayan bir model olması bakımından dijital çağa ait yeni bir skopik rejimin kavramsallaştırılması açısından başlangıç noktası teşkil edebileceği savunulmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Features |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |
sinecine TR DİZİN ve FIAF tarafından taranmaktadır.