Sanat insanın dünyayı anlamlandırmasına ve
kendini ifade etmesine yardımcı olmaktadır. Tüm sanat dalları çeşitli
dönemlerde birbirinden etkilenmiştir. Sinemanın 7. Sanat olarak görülmesi diğer
sanatlarla güçlü bir şekilde etkileşim halinde olmasından kaynaklıdır. Sinema
görsel sanatlar içinde etkili bir yere sahiptir ve görsel- işitsel tekniklerin
kullanılması açısından esnektir. Sinemanın diğer sanatlarla ilişkisinde en çok
incelenen konular edebiyat, resim ve fotoğraftır. Ancak bu çalışmada dans ve
sinema arasındaki ilişkiden doğan müzikal filmler, hareket-imge bağlamında
incelenmiştir. Hareket, dansın ve sinemanın özünü oluşturmaktadır ve bu
hareketlerin kurgusu anlam yaratmada önemlidir. Sessiz sinema döneminde Mack
Sennett, Charlie Chaplin güldürülerini bedenin hareketiyle anlatmıştır ve beden
sinemada bir imge haline gelmiştir. Müzikal filmlerde öne çıkan beden, müzik ve dansın etkisiyle estetik bir forma
bürünmüştür, filmlerin anlatı yapısı müzikal türüne özgü değişmiştir. Deleuze
sinemanın hareket bloklarından oluştuğunu söyler ve sinemayı hareketle düşünen
bir sanat olarak görmektedir. Bu yaklaşımdan yola çıkarak müzikal filmlerindeki
görsel imajların, sinematografik unsurlarla ve hareket ile güçlendiğini
söylemek mümkündür. Bu bağlamda Damien
Chazelle ’in yönettiği ‘’La
la land’’ (2016) filminin örneklem olarak seçilmesinde düşsel dünyayı kuran
hareket-imgeler etkili olmuştur. Film
analizi yöntemiyle filmdeki hareket imajlar incelenmiş ve müzikal türünün
kendine özgü kodları açıklanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Özel Sayı (1) Mayıs 2019 |