Bu çalışmada, son yıllarda
kamusal tartışmalarda ve akademik alanda görünürlük kazanan kadın cinayetleri
olgusunun hangi sembolik anlamlarla birlikte ortaya çıktığı, öldürücü şiddet
pratiğinin hangi kadınlıkları sembolik olarak “değersiz”, dolayısıyla da öldürülmeye
“değer”, olarak ürettiği mercek altına alınmaktadır. Hem uluslararası
literatürde hem de Türkiye üzerine incelemelerde sıklıkla niceliksel bir
yaklaşımla incelenen kadın cinayetleri olgusunun nitel bir yaklaşımla
anlaşılması hedeflenmektedir. Bu doğrultuda, Diyarbakır’da öldürülen üç kadının
sonuçlandırılmış dava dosyaları incelenmektedir. Çalışmanın kuramsal
çerçevesini, Grzyb’in (2016) kadın cinayetleri olgusunu anlamak
için Bourdieu’nün sembolik iktidar ve
sembolik şiddet kavramlarına başvurarak
oluşturduğu kavramsal araçlar oluşturmaktadır. Bu çerçeveden hareketle,
öldürülen kadınların sembolik iktidar mekanizmaları içerisinde itaatkar, uysal
ve saygın olmayan kadınlık temsilleriyle anlamlandırıldıkları ileri
sürülmektedir. Bu sembolik şiddet biçimi sembolik iktidarın kriz dinamiklerini
oluşturmaktadır. Sonuç olarak da öldürücü şiddet pratikleri sembolik iktidarı
onaran ve canlandıran strateji olarak işlemektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 29, 2018 |
Submission Date | July 3, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.
Sosyoloji Araştırmaları Dergisi / Journal of Sociological Research
SAD / JSR