Klasik Türk şiirinin beslendiği en önemli kaynaklarından biri şüphesiz ki içinde bulunduğu toplumun
kültür ve yaşayışıdır. Şairler, yaşadıkları toplumun kültürlerini şiirlerine aktarırlarken
bir kısmının bugün dahi devam ettiği âdet, gelenek, görenek ve birtakım
uygulamalara temas etmişlerdir. Klasik Türk şairlerinin şiirlerinde yer verdiği uygulamalardan biri de
“kan yalaşmak”tır. Metinlerde sıklıkla karşılaşılan “kan yalaşmak” ifadesi
“kardeş olmak için iki kişinin birbirlerinin birer damla kanını yalaması, iki yabancı kişinin birbirinin
kanını emmek veya yalamak suretiyle kardeş olması” anlamına gelmekte
ve Türklerin en eski ant içme törenlerinden olan bir Türk geleneğini işaret etmektedir.
Türk kültür tarihi içerisinde çok köklü bir geçmişe sahip olan bu gelenek, yemini edecek
kişilerin kollarını sivri bir nesne ile çizerek akan kanı bir çanağa almaları, bu kanı süt,
kımız veya şarapla karıştırarak şahitler huzurunda yarı yarıya içmeleri yahut çanaktaki
kana kılıç, ok gibi birtakım silahlar batırarak kanı dudaklarına sürmeleri ve bunları yaparken
kutlu sayılan yemini etmeleri şeklinde gerçekleşmektedir. Türklerin İslamiyet’i
kabul etmesi ve Kur’an-ı Kerim’in insana kan içmeyi yasaklaması, ayinin sadeleşmesine
ve zamanla uygulanabilirliğini yitirmesine sebep olsa da bu gelenek klasik Türk şiirinde
“kan yalaşmak”, “kan yalaşıp kardeş olmak” ifadesiyle karşımıza çıkmaktadır. Çalışmada eski bir
Türk geleneği olan ve farklı varyantlarıyla günümüze kadar gelen “kan
yalaşmak” âdetinin klasik Türk şairlerince nasıl ele alındığı, o dönem toplum hayatında
nasıl bir yere sahip olduğu ve ifadeye gerçek anlamının dışında ne tür sembolik anlamlar
yüklendiği örnek beyitler ışığında tespit edilmeye çalışılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 21, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 87 |