In the minarets of Istanbul, it is seen that the features of Classical Ottoman architecture continued in the 17th century. By the 18th century, changes began in the form and ornamentation of minarets with the influence of Western styles. It is seen that the 19th century Istanbul minarets took on a new style that could be noticed at first glance with the changing taste of the period.
Minarets have a very fragile structure with their tall and slender architecture. It is seen that the minarets, which were partially or completely destroyed over time for various reasons, were renovated sometimes in their original form and sometimes according to the style of the current period. This makes it difficult to date minarets. In this study, the minarets of the 19th century Istanbul mosques will be evaluated in the context of their general characteristics. It is seen that the minarets have specific features of this century. It is thought that understanding these features will help to determine and date the original structure of the minarets.
One of the most notable features of the 19th century Istanbul minarets is that they were built in unity with the Sultan’s pavilion. The pulpit is elongated, sometimes melted into the building and arranged like a part of the facade of the building. Transition segments with bracelets and onion-like forms, which have become more of an ornamental element, are unique to this period. In fact, some minarets do not have a transition segment. In these examples, the minaret rises with the body from the roof level of the building. Minaret bodies are tall and slender. Balcony is one of the architectural elements with the most changes in the minarets of this period. The use of bracelets consisting of concave-convex moldings seen in the 18th century under the balconies of minarets continues in this century as well. However, the support of the balcony with consoles is a new feature of the 19th century minarets. Some examples, such as the Emirgan Mosque, Ortaköy Mosque, Hırka-i Şerif Mosque, Dolmabahçe Mosque and Hasan Paşa Mosque minarets, which the balconies are supported by consoles, draw attention with their appearance reminiscent of Corinthian capitals. Another practice encountered in a limited number of examples in this century is the construction of gallery-type balconies with a lead-covered wooden roof. This type of balconies seen in the minarets of Küçük Mecidiye Mosque, Sadabad Mosque, Hacı Küçük Mosque and Üryanizade Mosque indicate the second half of the 19th century. Another feature of the minarets of this century is the construction of stone spire. Stone spire appears especially in minarets built in the second half of the 19th century or renovated during this period.
The 19th century Istanbul minarets have a very rich repertoire in terms of ornamental features. In minarets; in addition to floral and geometric motifs, the use of motifs of ancient origin is common. Apart from this, the gothic decoration elements that we encounter in the minarets with a gallery-type balcony are remarkable.
17. yüzyıl İstanbul minarelerinde, Klasik Dönem Osmanlı mimarisi özelliklerinin devam ettiği görülmektedir. 18. yüzyıla gelindiğinde, Batılı üslupların etkisiyle minarelerin form ve süsleme özelliklerinde değişimler başlamıştır. 19. yüzyıl İstanbul minarelerinin ise dönemin değişen beğeni anlayışına paralel olarak ilk bakışta fark edilebilecek yeni bir tarza büründüğü görülür. Minareler, ince ve uzun mimarisiyle oldukça zayıf bir yapıya sahiptirler. Zaman içerisinde çeşitli sebeplerle kısmen ya da tamamen yıkılan minarelerin, bazen özgün şekliyle bazen ise içinde bulunulan dönemin üslubuna göre yenilendiği görülmektedir. Bu durum minarelerin tarihlendirilmesini zorlaştırmaktadır. Bu sebeple, 19. yüzyıl minarelerinin genel özelliklerini ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmada, sadece 19. yüzyılda inşa edilmiş camilerin minareleri ele alınmıştır. 19. yüzyıl İstanbul minarelerinin en dikkat çekici özelliklerinden biri, hünkar kasrıyla bir bütünlük içinde inşa edilmiş olmalarıdır. Kaideler uzamış, kimi zaman beden duvarı içinde eriyerek, yapı cephesinin bir parçası gibi düzenlenmiştir. Daha çok bir süsleme unsuru haline dönüşmüş olan bilezikli ve soğanvari formlu pabuçlar, 19. yüzyıla özgüdür. Minare gövdeleri uzamış ve incelmiştir. Şerefe, bu dönem minarelerinde en çok değişimin olduğu mimari elemanlardan biridir. Şerefe altlığında, 18. yüzyıldan itibaren karşımıza çıkan, iç bükey ve dış bükey silmelerden oluşan bilezikli geçişler bu dönemde de kullanılmıştır. Bununla birlikte, şerefe altlığının adeta korint başlığa benzer bir düzenlemeye sahip olduğu örnekler, 19. yüzyılda karşımıza çıkmaktadır. Bir grup örnek ise İran minarelerini hatırlatır nitelikteki galerili şerefesiyle dikkat çeker. Minarelerin petek bölümleri, gövde de olduğu gibi incelip uzamıştır. Farklı formlardaki taş külah inşası, yine bu döneme özgü bir özelliktir. Alemler, form ve süsleme özellikleri açısından Batılı üslupların etkisiyle şekillenmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | RESEARCH |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 31 Issue: 2 |