Küresel ısınma ve buna bağlı olarak gerçekleşen küresel iklim değişiklikleri 1990’lı yıllardan bu yana dünyanın gündemindedir. Günümüzde ise hemen herkesi etkileyen küresel bir sorun olarak çözülmesine öncelik verilen bir konu olmuştur. Önceleri küresel iklim değişikliğini doğal bir süreç olarak görüp küçümseyen ve çözüm için irade göstermeyen ülkeler, şirketler de artık farklı düşünmeye başlamışlardır. Çünkü, küresel ısınmanın meydana getirdiği/getirebileceği sonuçları herkes acı bir şekilde hissetmeye başlamıştır. Daha da önemlisi, atmosferdeki ısınma (Sanayi Devrimi dönemi başlangıç noktası olarak alındığında) 1,5 dereceyi geçtiğinde dünyanın büyük bir bölümünün yaşanamaz hale geleceği, ısınma 2 dereceyi bulduğunda dünyanın “büyük felaketler” çağına gireceği öngörülmektedir. Bu durumda ısınmanın (ısınma şu anda 1, 2 derecededir) bu şekilde devam etmesi orta vadede küresel ekonomiyi ve sorunun kaynağı olan kapitalist-metacı düzenleri de derinden sarsacaktır. Bundan dolayı sorunu giderek artıran eski düzenin tüketimci ekonomik anlayışı yerine yeni bir düzen ve ekonomik anlayışın geçmesi için çalışmalar bütün dünyada hızlanmıştır. Esas amaç ekonomik büyümeyi ve teknolojik ilerlemeyi durdurmadan sorunun nedeni olan atmosferdeki karbon miktarını kısa süre içerisinde azaltmak ve yakın bir zamanda sıfıra indirmektir. 2016 yılında yürürlüğe giren Paris İklim Antlaşması’ndan itibaren bu konudaki somut çalışmalar hızlanmıştır. En önemli atılım ise Avrupa Birliği’nden gelmiştir. Avrupa Birliği, kendisiyle ilişki içerisinde olan diğer ülkeleri de etkileyecek şekilde, Yeşil Mutabakat veya Yeşil Yeni Düzen adıyla gündeme getirdiği yeşil dönüşüm programını 2019 yılında hayata geçirmiştir. Yeşil Mutabakat, sadece Avrupa Birliği ülkelerini değil, Türkiye gibi, AB ile yoğun ticaret ilişkisi içerisinde bulunan ülkeleri de etkileyecek bir “sıfır karbon” hedefli ekonomik dönüşüm süreci başlatmıştır. Bu yeni düzenin başarılı biçimde işlemesi için “döngüsel ekonomi” adı verilen yeni, çevreci bir ekonomik anlayışın belirleyici olması gerekmektedir. Avrupa Birliği ülkeleriyle yoğun bir ilişki içerisinde olan Türkiye ve Türkiye’nin ihracat şirketleri bu sürece adapte olabilmek için gerekli adımları hızlı biçimde atmak durumunda kalmışlardır. Nitekim Türkiye, kendisini Yeşil Mutabakat ve Döngüsel Ekonomi sürecine uyumlayacak bir “yeşil dönüşüm” programını resmen başlatmıştır. Bu makalede Avrupa Birliği merkezli olarak gündeme gelen ve somut-teknik mekanizmalarla işletilmeye çalılına/çalışılan Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı ele alırken özellikle bu dönemin yeni ekonomik anlayışını ifade eden döngüsel ekonomiye özel olarak odaklanacak ve ayrıca konunun Türkiye açısından önemine özel bir vurgu yaparken eleştirel bir çerçeve de sunacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Environmental Sociology |
Journal Section | İdari bilimler |
Authors | |
Early Pub Date | October 25, 2023 |
Publication Date | October 26, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: Cumhuriyet'in 100. Yılı Özel Sayısı |
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi