Bu çalışma V. S. Naipaul tarafından yazılan The Engima of Arrival adlı romanı bir yeri anlamlandırma çabası olarak incelemeyi amaçlamaktadır. Roman, otobiyografi ve kurgu karışımıdır. Dolaysısıyla, başkarakter aynı zamanda yazar Naipaul’dur. Roman, başkarakterin yazar olma çabasını anlatmaktadır. Başkarakter, ülkesi Trinidad’ın artık çürümekte olduğunu ve bir yazar için yeterli materyal bulundurmadığını düşünerek İngiltere’ye İngiliz edebiyatı okumaya gider. Ancak, İngiltere’yi umduğu gibi bulamaz ve hayal kırıklığına uğrar. Dickens ve Thackeray gibi yazarların romanlarında tasvir ettiği gibi büyük binalar bulmak yerine İngiltere’nin tıpkı kendi ülkesi gibi çürüdüğünü görür. Böylece, İngiltere’de yurtsuz ve depresif hisseder. Bu hislerinden kurtulmak için İngiltere’de yıllarca seyahat eder ve İngiltere’de yaşayan bazı İngilizlerin de tıpkı kendisi gibi yurtsuz hissettiğini görür. Daha sonra, İngiltere’nin Salisbury şehrinde bir kulübe kiralar ve orada insanların ve yerlerin çürümek yerine sürekli bir değişim ve akış içinde olduğunu gözlemler. Böylece, İngiltere’yi kendisine bir yurt adayı olarak görmeye başlar ve kendi kültürünü de reddetmeden İngiliz kültürüne uyum sağlamaya başlar.
This paper aims to analyze the novel The Enigma of Arrival by V. S. Naipaul as a story of making sense of place. The novel is a mixture of autobiography and fiction. Thus, the protagonist is Naipaul, the writer, and the novel recounts the protagonist’s attempt to become a writer. The protagonist moves to England to study English literature as he thinks that his native land, Trinidad is in decay and does not have valuable material to write about. However, he is disappointed with England because he cannot find England as he expects. Instead of finding grand buildings described in the novels of Dickens and Thackeray, he finds that England is in decay like his country. As a result, he feels displaced and depressed in England. In order to overcome these feelings, he travels for years in England and he realizes that not only himself as an ex-colonized living in ex-colonizer Britain but also English people feel displaced in their country. Then, he rents a cottage in a city in England named Salisbury where he observes that places and people are not in decay but in a constant change, and in flux. He learns to adapt England as a candidate to be his home and integrates himself into its culture without rejecting his own culture.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2022 |
Submission Date | April 10, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 10 Issue: 1 |
Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.