The relationship between human freedom and moral responsibility and God's knowledge, will and power has been one of the most debated issues throughout the history of Islamic thought. These debates have led to the emergence of three different solutions: jabr, tafwīz, and kesb. The intellectual struggle between the aforementioned supporters paved the way for the further deepening and expansion of the problem of human actions. The disagreement over human actions was not limited to the Jabriyya, Muʿtazila, Ashʿariyya, and Māturīdiyya factions, but caused differences of opinion even among scholars with the same sectarian identity. For example, Ashʿarite scholars such as Abū Bakr al-Bāqillānī (d. 403/1013), Abū Ishāq al-Isfarāyīnī (d. 418/1027), and Imām al-Haramayn al-Juwaynī (d. 478/1085) differed from Abū al-Ḥasan al-Ashʿarī (d. 324/935-36) and from each other on a number of issues. Although the Māturīdī school of theology presents a more holistic view than the Ashʿarī school, there are still some controversial issues such as to whom the proposed solution to the issue of human actions should be attributed and whether the Māturīdī view is related to the approach of al-Bāqillānī or Isfarāyīnī. In addition to all these, the inclusion of Islamic philosophers in the discussions on human actions has brought about different discussions in addition to the existing ones. This situation, on the one hand, made the issue of human actions more intricate, and on the other hand, led to the development of an important literature around the problem in question. As a matter of fact, the process of textualisation, which started in the early periods through the mutual refutations of the supporters of qadar and jabr, was enriched with different treatises written over time. The content of such treatises was largely shaped according to the authors’ sectarian identity or preferred view. The present work, Risāla fī beyān al-maẕāhib, is part of this literature on human actions. The treatise presents seven proposed solutions to the problem of human actions, namely the Jabriyya, Muʿtazila, philosophers, Abū Ishāq al-Isfarāyīnī, Abū Bakr al-Bāqillānī, Ashʿarites, and Abū Mansūr al-Māturīdī (d. 333/944). The treatise is written from a Māturīdī perspective. In this framework, on the one hand, the conditions necessary for the occurrence of human actions are mentioned, and on the other hand, the verse “You cannot will unless God wills” and the relationship between God’s knowledge, predestination, and His writing on the tablet preserved and human actions are explained in accordance with the Māturīdī view. The treatise argues that the Ashʿarites’ approach is the same as that of jabr al-mahz and that al-Bāqillanī’s view is not different from the Ashʿarites’ approach.
Kalām Human Acts Risālah fî bayâni’l-maẕâhib Jabr Qadar Kasb al-irādah al-juzʾiyyah (particular will)
İnsanın özgürlüğü ve ahlâkî sorumluluğu ile Allah’ın ilmi, iradesi ve kudreti arasındaki ilişki İslâm düşünce tarihi boyunca en çok tartışılan meselelerden biri olmuştur. Bu tartışmalara bağlı olarak cebr, tefvîz ve kesb olmak üzere üç farklı çözüm önerisi ortaya çıkmıştır. Bahse konu taraflar arasındaki fikrî mücadele, insan fiilleri probleminin daha da derinleşmesine ve genişlemesine zemin hazırlamıştır. Zira insan fiilleri konusundaki ihtilaf, sadece Cebriyye, Muʿtezile, Eşʿarî ve Mâtürîdî fırkalarıyla sınırlı kalmamış, aynı mezhebî kimliğe sahip âlimler arasında dahi görüş ayrılıklarına sebep olmuştur. Örneğin, Ebû Bekr el-Bâkıllânî (ö. 403/1013), Ebû İshâk el-İsferâyînî (ö. 418/1027) ve İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî (ö. 478/1085) gibi Eşʿarî ekole mensup âlimler, hadis kudretin tesiri gibi birtakım hususlarda hem Ebü’l-Hasan el-Eşʿarî’den (ö. 324/935-36) hem de birbirlerinden farklı kanaatler ileri sürmüşlerdir. Mâtürîdî kelâm ekolü, Eşʿarî mezhebine kıyasla daha bütüncül bir görünüm arz etse de orada da insan fiilleri meselesinde geliştirilen çözüm önerisinin kime nispet edileceği, Mâtürîdî görüşün, Bâkıllânî veya İsferâyînî’nin yaklaşımı ile ilişkili olup olmadığı gibi birtakım ihtilaflı hususlar bulunmaktadır. Tüm bunlara ek olarak, İslâm filozoflarının da insan fiilleri tartışmalarına dahil edilmesi, mevcutlara ilaveten farklı tartışmaları beraberinde getirmiştir. Bu durum, bir taraftan insan fiilleri meselesini daha girift bir hale getirirken, diğer taraftan söz konusu problem etrafında önemli bir literatürün gelişmesine vesile olmuştur. Nitekim ilk dönemlerde kader ve cebr taraftarlarının karşılıklı reddiyeleri üzerinden başlayan metinleşme süreci, zaman içinde kaleme alınan farklı risâlelerle zenginleşmiştir. Bu tür risâlelerin içeriği, büyük oranda müelliflerin mezhebî kimliği veya tercih ettiği görüşe göre şekillenmiştir. Çalışmamıza konu olan Risâle fî beyâni’l-meẕâhib adlı eser de insan fiilleri bağlamında gelişen bu literatürün bir parçasıdır. Risâlede Cebriyye, Muʿtezile, Filozoflar, Ebû İshâk el-İsferâyînî, Ebû Bekr el-Bâkıllânî, Eşʿarîler ve Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ö. 333/944) olmak üzere insan fiilleri problemine dair ileri sürülen yedi çözüm önerisine yer verilmiştir. Risâle, Mâtürîdî bakış açısıyla kaleme alınmıştır. Bu çerçevede bir tarafta insan fiillerinin meydana gelmesi için gerekli olan şartlara değinilmiş, diğer tarafta “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz” âyeti ve Allah’ın ilmi, takdîri ve levh-i mahfûzda yazmasıyla insan fiilleri arasındaki ilişki de yine Mâtürîdî görüşe uygun olarak açıklanmıştır. Eşʿarîler’in yaklaşımının cebr-ı mahz ile aynı olduğunun ileri sürüldüğü risâlede, Bâkıllânî’nin görüşünün de Eşʿarîler’in yaklaşımından farklı olmadığı savunulmuştur. Bu makale, Risâle fî beyâni’l-meẕâhib adlı risâlenin tahkik, tahlil ve tercümesini ihtiva etmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Kalam |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 1, 2024 |
Submission Date | March 30, 2024 |
Acceptance Date | June 24, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |