This article focuses on the experiences of Anatolia’s childhood, province and cinema through the life of Turkish film-maker Ahmet Uluçay who was born, grow up in a province and died there at 55 age in 2009 and through his only feature film Boats Out of Watermelon Rinds (2004). The story of two children who want to make cinema is narrated in the film that is Uluçay’s autobiographical work. According to the narrative, childhood is full of both the purest dreams and the deepest disappointments of human memory. As for the province, it is simultaneously the spatial equivalent of escape and being isolated. Ahmet Uluçay is a turning point of the New Turkish Cinema that highlights low-budget and minimalist human stories, so much so that, although he does not have many films, has been shown as a lecture in cinema schools in the country. Stories, characters, values and language in Uluçay’s works are nourished entirely from his own geography. Despite this, there are no sufficient foreign-language academic papers on it. This study, which on the one hand tries to meet the deficit, on the other hand, seeks an answer to the question of how cinema, childhood, memory and province construct each other.
Bu makale bir taşrada doğan, büyüyen ve yine orada 2009 yılında henüz 55 yaşındayken vefat eden Türk yönetmen Ahmet Uluçay’ın hayatı ve onun tek uzun metraj filmi olan Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak (2004) üzerinden Anadolu’nun çocukluk, taşra ve sinema deneyimlerine odaklanmaktadır. Uluçay’ın otobiyografik eseri olan filmde, sinema yapmak isteyen iki çocuğun hikayesi anlatılmaktadır. Bu anlatıya göre çocukluk, insan hafızasının hem en saf düşleriyle hem de en derin hayal kırıklıklarıyla doludur. Taşraya gelince, o eşzamanlı olarak kaçışın ve izole olmanın mekânsal karşılığıdır. Ahmet Uluçay, düşük bütçeli ve minimalist insan hikayelerini öne çıkaran Yeni Türk Sineması açısından dönüm noktasıdır. Öyle ki, çok sayıda filmi olmamasına rağmen, hala ülkenin sinema okullarında ders olarak gösterilmektedir. Uluçay’ın eserlerindeki öyküler, karakterler, değerler ve dil tümüyle kendi coğrafyasından beslenmektedir. Buna rağmen, hakkında yapılmış yeteri kadar yabancı dilde akademik yayın bulunmamaktadır. Bir taraftan sözkonusu açığı kapatmaya çalışan bu makale, diğer yandan sinema, çocukluk, hafıza ve taşranın birbirlerini nasıl inşa ettikleri sorusunun yanıtını aramaktadır.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 17, 2020 |
Submission Date | September 18, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 18 Issue: 36 |