Concepts such as ashâb al- hadīth and ahl al-hadīth, which have began to be used since the period of the Companions, refer to people who are busy with teaching and learning hadīth and who have the science of rijal and who have authority to speak on all matters related with hadīth topics. The most distinctive feature of these people is that they have tried to understand the hadīth texts according to their opinions as much as possible, without applying them to any comparisons. Besides Shafi'is and Malikis, known for their closeness to their opinions, Ẓāhirīs who have advocated being loyal to the words of hadīths, also have ranked as ashâb al-hadīth. Ahl al-hadīth who have made themselves accepted by the Islamic community, went through a mihna process in the first half of hegira III century. However, the mihna that they experienced at the end of the process have made ahl al-hadīth stronger in the eye of public. Ahl al-hadīth, who have played important role in the development of Islamic sciences, have attracted the attention of the researchers. Within this context, it is important to examine the attitudes towards ahl al- hadīth in the Islamic tradition of thought and to determine their consistency. Therefore, in this study, ashâb hadīth perception of Ẓāhirī scholars, accepted as ashâb al-hadīth, will be discussed. In this study, it was aimed to find out to what extent Ẓāhirī scholars embrace value of ashâb al-hadīth as well as how much they make a claim to the opinions they have put forward in the tradition of Islamic thought. In addition to this, among the aims of our study, we tried to determine whether the Ẓāhirī scholars approach the issues objectively or not. So, the works of Ẓāhirī scholars were investigated with an inductive method, and the information obtained were assessed. As a result of this, that ashâb al-hadīth have been praised in Qur’an verses was adopted by Ẓāhirī scholars, and it was determined that for Zâhirî scholars, to be a member of ashâb al-hadīth was a sign of proud. Although the Ẓāhirī scholars' view of ashâb al-hadīth led them to use the concept of ashâb al-hadīth as an expression of modification, this has not become a generally valid rule. Because it has been seen that many narrators were rejected for different reasons, even though they were from ashâb al-hadīth. In addition, it has been determined that Ẓāhirī scholars frequently use the concept of ashâbü’l-hadīth as a qualifying adjective in the science of rijal. Although they attached great value to ashâb al-hadīth, it was also observed that they criticized them for making mistakes because of their views on the permissibility of acting on weak hadīths, and the fact that a narrator narrates a hadīth by both his teacher and his teacher's teacher makes the hadīth weak.
Sahabe döneminden itibaren kullanılmaya başlanan ashâbü’l-hadîs ve ehl-i hadîs gibi kavramlarla hadis öğrenim ve öğretimiyle iştigal eden, rical bilgisine sahip olan ve hadis konularına taalluk eden bütün meselelerde söz sahibi olan kimseler kastedilmiştir. Bu kimselerin en belirgin özelliği ise hadis metinlerini mümkün mertebe kendi re’ylerine veya kıyasa tabi tutmadan anlamaya çalışmalarıdır. Re’ye yakınlıkları ile bilinen Şâfiî ve Malikîlerin yanı sıra hadislerin lafızlarına bağlı kalmayı savunan Zâhirîler de ashâbü’l-hadîsten sayılmıştır. İslâm toplumuna kendini kabul ettiren ehl-i hadîs, hicrî üçüncü asrın ilk yarısında mihne sürecinden geçmişlerdir. Ancak sürecin sona ermesiyle yaşadıkları mihne, ehl-i hadîsi halk nazarında daha da güçlendirmiştir. İslâmî ilimlerin gelişiminde de önemli rol üstlenen ehl-i hadîs, araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Bu bağlamda İslâm düşünce geleneğinde ehl-i hadîse dair tutumların incelenmesi ve tutarlılıkların tespiti önem arz etmektedir. Bu nedenle çalışmamızda ashâbü’l-hadîsten sayılan Zâhirî âlimlerin, ashâbü’l-hadîs algısı ele alınacaktır. Bu çalışmayla öncelikle ashâbü’l-hadîsin Zâhirîler nezdindeki değerinin yanı sıra İslâm düşünce geleneğinde ileri sürdükleri görüşlere Zâhirî âlimlerin ne derecede sahip çıktıklarının tespiti amaçlanmıştır. Ayrıca Zâhirî âlimlerin ashâbü’-l hadîse dair meselelere objektif yaklaşıp yaklaşmadıklarının tespiti de çalışmamızın amaçları arasındadır. Dolayısıyla bu çalışmada öncelikle İslâm düşünce geleneğinde ashâbü’l-hadîs ve ehl-i hadîs kavramlarının gelişim ve değişim süreçleri ele alınmıştır. Daha sonra bu bağlamda tümevarımsal bir yöntemle Zâhirî âlimlerin eserleri incelenmiştir. Elde edilen bulgulardan hareketle Zâhirî âlimlerin ashâbü’l-hadîs ile olan ilişkilerinin yanı sıra söz konusu kavramları kullandıkları bağlamlara dair birtakım değerlendirmelerde bulunulmuştur. Bunun neticesinde Zâhirî âlimlerce ashâbü’l-hadîsin Kur’an ayetlerinde övüldüklerinin kabul edildiği ve onlardan bir nefer olmanın övünç kaynağı olarak görüldüğü tespit edilmiştir. Zâhirî âlimlerin ashâbü’l-hadîse bakışları onları ashâbü’l-hadîs kavramını bir övgü ifadesi olarak kullanmaya sevk etmişse de bu genel geçer bir kaide halini almamıştır. Zira birçok râvinin ashâbü’l-hadîsten olmasına rağmen farklı gerekçelerle cerh edildikleri görülmüştür. Ayrıca Zâhirî âlimler, ashâbü’l-hadîs kavramını rical ilminde raviyi fikirsel olarak niteleyen bir sıfat olarak da sıklıkla kullandıkları tespit edilmiştir. Zâhirîler Ashâbü’l-hadîse oldukça kıymet atfetmelerine rağmen zayıf hadis ile amel etmenin cevazı ve ravinin bir hadisi hem hocası hem de hocasının hocası tarikiyle nakletmesinin hadisi zayıf kıldığı gibi görüşlerinden dolayı onları hata etmekle tenkit ettikleri de görülmüştür.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Hadith |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2023 |
Submission Date | September 20, 2023 |
Acceptance Date | November 23, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 9 Issue: 2 |