16. yüzyılın ikinci yarısında sömürgecilik faaliyetlerinin beraberinde getirdiği sermaye birikimi kapitalizm adıyla anılacak olan yepyeni bir ekonomik sistemin doğuşuna kaynaklık etmiştir. Batı Avrupa’da doğan ancak kısa süre içinde tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Kapitalizmin değişmeyen nitelikleri yoğun sermaye birikimi ve kâr arayışı, yeni uluslararası pazarların, teknolojilerin, ürünlerin ve üretim örgütlenmelerinin inşası, bu süreçlerin yol açtığı kaygan ve belirsiz ekonomik zemin, görece güçlü devletlerin varlığı ve beşeri sermayedir. Bu makale kapitalizmin klasik teorisyenleri olan Adam Smith, David Ricardo ve Karl Marx günümüzün en önemli teorisyenlerinden olan İmmanuel Wallerstein’ın kapitalizm teorilerinin kapitalizmin doğuşundan bu yana değişmeyen temel nitelikleri üzerinden karşılaştırmalı bir analizini konu edinmektedir. Adam Smith kapitalizm teorisinin temeline değişmez bir insan doğasını yani homoeconomicusu koymuştur. Kapitalizmi emek değer teorisi üzerinden açıklar. Benzer bir bakış açısını David Ricardo da benimser. Ancak onun emek değer teorisinde kar oranlarındaki düşme eğilimi kaçınılmaz olarak kapitalizmin sonunu getirecektir. Marx da kapitalist toplumları kendi emek değer teorisi üzerinden analiz eder. Ancak homoeconomicusun yerine emeğin ve insanın toplumsallığını ve tarihselliğini koyar. Emek ve sermaye arasındaki uzlaşmaz çelişki kapitalizmin sonunu getirecektir. Wallerstein’a göre kapitalizmi kapitalizm yapan olgular sermaye ve kârdır. Sermaye birikimi ve kâr metalaştırma ve sermayenin uluslararası ekonomik ilişkiler aracılığıyla çevre ülkelerden merkeze aktarılması temelinde işler. Adam Smith’e göre sermaye birikiminin ve refahın sınırsız zenginleşmesi mümkündür. Ancak diğer üç teorisyen açısından kapitalizmin geleceği karanlıktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 23, 2020 |
Submission Date | December 1, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 14 |