Medya dördüncü kuvvet olma gücüne eriştiği günden bu yana çeşitli iktidar çevrelerince ehemmiyeti hızla anlaşılan ve egemen güçler tarafından gündemi gerek kurmak gerek meşgul etmek maksadıyla yardımına başvurulan başlıca ideolojik aygıtlardan biri olmuştur. Gündemin üst sırasına yerleşecek haberlerin tespitinin bizzat yayın organları tarafından gerçekleştirildiği ve tercih edilen söylem ile konunun öneminin medyadan halka geçişinin sağlandığı bir ortam olarak kitle iletişim araçları propagandasını yapmak isteyen pek çok yasa dışı örgütün de gözünü diktiği bir mecra halini almıştır. Şüphesiz haber metninde kullanılan her söylem bir tercihin ürünüdür. Tıpkı sözcüklerde olduğu gibi görsel malzemenin kullanımının ardında da tercihlerin yattığı ve bu içeriklerin bir ideoloji taşıyıcısı olarak olayı baştan aşağı yaratabilecek güce sahip olduğu da bilinen bir gerçektir. Buradan hareketle İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın İstanbul Adalet Sarayı’nda öldürülmesi/şehit edilmesi hadisesinde medyanın yaşananları bir daha unutulmamak üzere zihinlere işleyerek terörist örgüt propagandasının yapıldığı bir mecra olmaktan kaçamadığını düşünmek zor değildir. Zira haber kimi yayın kuruluşlarında örgüt flamaları eşliğinde; ağzı bantlı, elleri bağlı halde rehin tutulan Savcı Kiraz’ın başına silah dayamış teröristin görseli ile verilirken bir yandan terörizmin sözcülüğü üstlenilmiş bir yandan da terör destekçilerine umut aşılanırken güçsüz devlet imajı yaratılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 26 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 4-5 |