Introduction: It is clearly known that vaccines are effective instruments in coping with epidemics. The higher the rate of vaccination in the community, the less likely that unvaccinated individuals will be exposed to the agent, and therefore the incidence of the disease in the community will be decreased. In the past decade, anti-vaccine movements or vaccine hesitancy in the world are described among the ten threats to global public health in 2019. In recent years, the discourses such as diseases caused by vaccines, instead of preventing diseases with vaccines, have been spread through the media.
Method: The personal attitudes of 397 participants towards vaccination during the pandemic in 2022 November were descriptive cross sectionally evaluated together with the "trust" and "risk" subscales of the "Vaccination Hesitancy Scale in Pandemics" and the relationship with sociodemographic data was analyzed.
Results: Vaccination hesitancy shows a significant increase in young age, female and single participants (respectively p values are 0.028; 0.015; 0.004; 0.001). It is noteworthy that vaccine hesitancy was found at a low level in male participants over 45 years of age and in postgraduate education (p=0.001), and in the doctor profession group (p <0.001).
Conclusion: Measures implemented around the world during the pandemic, such as curfews, the mask obligation, mandatory quarantine, and digital health technologies such as QR codes and the monitoring of individuals with COVID-19 patients or contacts, have been perceived as interference with freedoms. It has caused an increase in opposition to the vaccine, which has been the subject of conspiracy theories regarding both the disease factor and the vaccines. Despite their medical education and clinical experience, healthcare professionals are faced with a dilemma similar to the general public about vaccination, and this means that healthcare workers’ hesitant attitudes towards vaccines may influence the vaccination decisions of society. It is evident that this poses a risk for the ongoing pandemic and possible future pandemics.
Giriş: Aşılar salgın hastalıklarla başa çıkmada en etkin araçlardır. Toplumda aşılanma oranları ne kadar yüksek olursa, aşılanmamış bireylerin hastalık etkeni ile karşılaşma olasılığı da o derece düşmekte ve toplumda hastalığın görülme sıklığı azalmaktadır. Geçtiğimiz on yıl içerisinde aşı karşıtlığı hareketleri küresel sağlığı tehdit eden on halk sağlığı sorunu arasında sıralanmaktadır. Aşı ile hastalıkların önlenmesi yerine aşılara bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar gibi bilimsel dayanağı olmayan söylemlerin medya aracılığı ile yayıldığı görülmektedir.
Yöntem: Sağlık çalışanlarının pandemide aşı uygulamalarına yönelik kişisel tutumlarının belirlenmesi amacıyla 2022 yılı Kasım ayında tanımlayıcı kesitsel bir araştırma olarak yürütülmüş olan çalışmada katılımcılara ait demografik bilgiler, mesleki deneyim ve görev yeri gibi veriler “Pandemilerde Aşı Tereddüt Ölçeği” skorları ile karşılaştırılarak analiz edilmiştir.
Bulgular: Çalışmaya katılan 182’ si kadın, 397 sağlık çalışanına pandemide aşı uygulamalarına yönelik kişisel tutumları ölçeğin “güven” ve “risk” alt ölçekleri ile sosyodemografik veriler değerlendirilmiştir. Buna göre aşı tereddüdünün kadınlarda, gençlerde ve bekar katılımcılarda daha yüksek olduğu görülmektedir. (sırası ile p değerleri 0,028; 0,015; 0,004; 0,001). Lisansüstü eğitim düzeyine sahip bireylerde aşı tereddütü daha düşüktür (p=0,001). Doktor ve diş hekimi meslek grubuna göre hemşireler ve sağlık teknisyenlerinde tereddütün yüksek olduğu görülmektedir (p <0,001). Mesleki deneyim, tanı konulmuş kronik hastalık öyküsüne sahip olmak ve aile fertleri arasında 65 yaş üzeri veya kronik hastalığı olan bireylerinin bulunması aşı tereddüdünü etkilememektedir (sırası ile p değerleri 0,119; 0,752).
Sonuç: Pandemi döneminde yaşanan sokağa çıkma yasakları, maske kullanım zorunluluğu ve QR kodlar gibi dijital sağlık teknolojiler ile COVID-19 hastası ya da temaslısı olan bireylerin izlenmesi başta olmak üzere dünya genelinde uygulanan tedbirler özgürlüklere müdahale olarak yorumlanmıştır. Gerek hastalık etkeninin ve gerekse aşıların komplo teorilerine konu edilmesi aşı karşıtlığının taraftar toplamasını kolaylaştırmıştır. Almış oldukları eğitim ve klinik tecrübelerine rağmen sağlık çalışanları aşı konusunda toplum geneline benzer nitelikte ikilem yaşamaktadırlar, bu durum pandeminin henüz sonlanmadığı günümüzde hemşire ve sağlık teknikeri meslek gruplarının aşılara karşı tereddütlü tutum göstermelerinin topluma yönelik oynayacakları profesyonel rol açısından devam eden salgında ve gelecekteki muhtemel salgınlarda risk teşkil ettiği aşikardır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Public Health, Environmental Health |
Journal Section | Orijinal Articles |
Authors | |
Early Pub Date | August 26, 2024 |
Publication Date | September 5, 2024 |
Submission Date | March 3, 2023 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 18 Issue: 3 |
English or Turkish manuscripts from authors with new knowledge to contribute to understanding and improving health and primary care are welcome.