Amaç: Ebeler, travmatik doğumlara tanık olma açısından ikincil travmatik stres yaşama riski taşıyan önemli bir gruptur. Bu çalışmada, ebelerin ikincil travmatik stres deneyimlerinin belirlenmesi, psikolojik dayanıklılık düzeyleri ve diğer bazı faktörlerle ilişkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır.
Yöntem: Kesitsel ve tanımlayıcı özellikte bir çalışmadır. Çalışma grubu 502 ebeden oluşmuştur. Verileri toplamak için Kişisel Bilgi Formu, İkincil Travmatik Stres Ölçeği ve Yetişkinler için Dayanıklılık Ölçeği olmak üzere üç ayrı form kullanılmıştır.
Bulgular: Çalışmamızda ebelerin ikincil travmatik stres toplam puanı yüksek, dayanıklılık ölçeği toplam puanı ise düşük düzeyde tespit edilmiştir (sırasıyla 53,10 17,97; 135,52 32,06). Ebelerin yaşı, eğitim düzeyi, medeni durumu, mesleğini sevme durumları, çalışma süresi, mesleki gelecekleri hakkındaki düşüncelerine ve psikososyal hizmet içi eğitim alma durumuna göre ikincil travmatik stres ve psikolojik dayanıklılık ölçeği puanları açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edilmiştir (p<0,05). İkincil travmatik stres ölçeği ile psikolojik dayanıklılık ölçeği puanları arasında negatif yönde, yüksek derecede ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edildi (r=-0,752; p=0,000).
Sonuç: Çalışmamızda daha genç, düşük eğitim seviyesine sahip, bekâr, mesleğini sevmeyen, mesleki deneyimi az olan, mesleğinden istifa etmek isteyen, psikososyal hizmet içi eğitim almayan ebelerin ikincil travmalardan etkilenme konusunda daha fazla risk altında olduğu bulunmuştur. Ebelerin psikolojik dayanıklılığın artmasıyla, ikincil travmatik stresin azaldığı tespit edilmiştir. Bu bulgu, psikolojik dayanıklılığın arttırılması yoluyla ebelerin ikincil travmanın olumsuz etkilerine karşı korunabileceğini göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Ayrıca bu çalışma, ebelik stresini azaltmayı ve başa çıkma mekanizmalarını iyileştirmeyi amaçlayan müdahaleler geliştirmeye ışık tutabilir.
Aims: Midwives are an important group at risk for experiencing secondary traumatic stress in terms of witnessing traumatic births. This study aimed to determine the secondary traumatic stress experiences of midwives and to reveal their relationship with psychological resilience levels and some other factors.
Method: A cross-sectional and descriptive design was used in the study. The study group consisted of 502 midwives. Three separate forms were used to collect the data, namely, a personal information form, the Secondary Traumatic Stress Scale, and the Resilience Scale for Adults.
Results: In the study, the mean score of the midwives from the secondary traumatic stress scale was found to be high, and their mean scores from the psychological resilience scale was low (53.10 ± 17.97; 135.52 ± 32.06, respectively). A statistically significant difference was found in terms of the secondary traumatic stress and psychological resilience scale scores according to midwives’ age, education level, marital status, love of profession, working years, thoughts about professional future, and the status of receiving psychosocial in-service training (p <0.05). A negative, high, and statistically significant correlation was found between the scores of the secondary traumatic stress scale and the psychological resilience scale (r = -0.752; p = 0.000)
Conclusion: In our study, it was found that midwives who were younger, had a low educational level, were single, did not like their job, had little professional experience, wanted to resign from their job, had not received psychosocial in-service training were at higher risk for experiencing secondary trauma. Secondary traumatic stress was found to decrease as the psychological resilience of midwives increased. This finding is important in terms of showing that midwives can be protected against the negative effects of secondary trauma by increasing their psychological resilience. In addition, this study may shed light on developing interventions aimed at reducing midwifery stress and improving coping mechanisms.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Primary Health Care |
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | January 31, 2023 |
Submission Date | October 29, 2022 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 3 Issue: 1 |