Pornografinin toplumca yasak veya ayıp/günah olarak kabul edilerek göz önünden kaldırılmasına ve konuşulmasına engel olunan simgeleri üretmek ve onları pazarlamak amacıyla geliştiğini söylemek mümkündür. Cinselliğin kontrol edilme çabaları da değişik biçimlerde her zaman var olmuştur; öte yandan da insan cinselliği birtakım sınırlamaları her zaman mecbur tutmuştur. Ama cinsellik bu tip kısıtlamalarla önüne geçilebilecek bir durum değildir. Cinselliği doğallığından çıkarıp bastırdığınız ya da kısıtladığınız zaman ise cinselliğin farklı yerlerden akmaya başladığı ve bu akışı kontrol altına almanın hiç de kolay olmadığı görülmektedir. Cinselliğin dışa vurulması toplumda kısıtlanması sonucunda cinsellik toplumda konuşulması ayıp ya da yasak bir kavram olunca, ilişkilerin çarpıklığı, sevimsizliği yalnızca kapalı kapılar altında kalmamakta, kendisini çeşitli yollarla dışa vurma yolunu aramaktadır ki pornografi de bu yollardan birisidir. Cinsellik hakkında konuşmanın zorluğunun çok daha ötesinde pornografi üzerinde konuşmak çok daha zordur. Cinsellikle ilgili yayınlar ve pornografi arasındaki ayırımı yapmak kolay olmadığı gibi, pornografi tanımlaması en zor medya biçimlerinden birisi olup, analizi ve tartışması en zor konuların başında gelmektedir. Cinselliğe yer veren ürünlerin büyük çoğunluğu cinselliği pazarlamakta, satışa sürmekte ve cinsellikten ticari ürünler ortaya çıkararak cinselliği sömürmektedir. Bu bağlamda pornografi ile erotizm arasındaki fark önem taşımaktadır. Bu fark, özetle, cinselliğe yer veren ürünlerde cinselliğin sömürülmesinin, metalaştırılmasının ve pazarlanıp satılmasının bulunup bulunmadığı ve de bu ürünlerde eşitsizliğin ve sömürünün var olup olmadığı ile ve aynı zamanda, cinselliğin insani özden yoksunlaştırılıp, aşktan yalıtılarak, ya da aşkı çarpıtarak biyolojiye indirgenmiş olup olmadığı ile ilgilidir. Bu araştırma bedenin nesneleştirilmesinin ve pornografinin kısa bir tarihçesine var olan literatür kapsamında bir ziyaret yaparak medya endüstrisinin durumdan nasıl etkilendiğini tartışmayı amaçlamaktadır.
YOK
YOK
HATAY MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİNE VE ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİNE
We can say that pornography developed as a means of producing and marketing images which are considered indecent and/or sinful by society and prohibited from being viewed or talked about. Attempts to control people’s sexuality have always existed in various different forms, additionally, human sexuality itself innately contains certain boundaries. However, sexuality is not a phenomenon which can be curtailed by such obstacles. When sexuality is not regarded as a natural part of life but instead repressed or forcibly limited, it then begins to manifest through other avenues, and these avenues are not always easy to control. When expressions of sexuality are forbidden by society and even the talk of it is regarded as immoral or wrong, then unhealthy and loveless relationships aren’t kept behind closed doors but reveal themselves through various outlets, one of which is pornography. If talking about sexuality is difficult, then talking about pornography is a great deal more difficult. Not only is it hard to distinguish between publications related to sexuality and pornography, but pornography is one of the most difficult media forms to define, and it is difficult to analyse and debate it. Many products related to sexuality commodify sex, market it, and take advantage of it by commercialising it. This makes it important to distinguish between pornography and eroticism. One of the key features that could help us distinguish between the two is to ascertain whether sexuality-related products are taking advantage, commodifying, marketing, or selling sex, and whether they contain inequality and exploitation. At the same time, stripping sex of its human essence and its connection to love, and reducing it to a merely biological act can also be a discerning factor. This study takes a brief journey through the history of the objectification of the body and pornography via existing literature and attempts to discuss how the media industry is affected.
YOK
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Project Number | YOK |
Publication Date | January 1, 2023 |
Submission Date | November 29, 2022 |
Acceptance Date | December 22, 2022 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 13 Issue: 1 |